| |
Yargı balansı
Papa'nın ziyareti, Acarkent'teki orman davası, AB ile yaşanan kriz, Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım'la ilgili şike iddiaları derken... Bazı "önemli konular" bu arada "güme" gitti. Örneğin... Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in "Yargı sadece yargı mensuplarına bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir" söylemi.
1. Cemil Çiçek, siyasetin kıdemlilerinden. 2. Aynı zamanda hükümet sözcüsü. 3. Ölçüp biçmeden konuşan bir kişi değil. 4. Yargının fiziki imkanlarının düzeltilmesi, yargı mensuplarının ekonomik sorunlarının çözümü için gayret gösteriyor. 5. Ve kavgacı, geçimsiz değil... Bakanlığını yaptığı camia ile diyaloga önem veriyor.
Cemil Çiçek "bu sözü" durduk yerde mi söyledi? Ve "hangi bağlamda" söyledi?
Adalet Bakanı "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Başkanı." "Bu durum" eleştiriliyor. Bakan'ın kurula başkanlık etmesinin "yargıya gölge düşürdüğü, yargı bağımsızlığını zedelediği" öne sürülüyor. Çiçek'in "itirazı" işte buna.
Cemil Çiçek: * Yargı ile ilgili işler tümüyle siyasete bırakılırsa, yargı o zaman Köy Hizmetleri Müdürlüğü'ne döner. * Ama her şey yargıya bırakılırsa bu defa da tersi olur... Başka türlü sıkıntılar doğar... 1980 öncesini unutmayalım. Bakan'ın "80 öncesinden" kastı, "yargının siyasallaşması."
Adalet Bakanı'na göre burada "balans" çok önemli. Yani "karşılıklı dengeler."
Cemil Çiçek: * Adalet Bakanı'nın kurula başkanlık edişi yargıya gölge düşürüyorsa, Batı'daki uygulamalara ne denilecek? * Avrupa'da siyasetçiyi dışlayan, içinde siyasi unsurun bulunmadığı hiçbir kurul yok. * Siyasetçi her şeyi kirletir iddiası darbeci mantığı. * Demokrasinin özünde hesap verirlik var... Siyaset hesap veriyor. * Meclis'e gidiyorum, yargı ile ilgili her türlü hesap benden soruluyor. * Ne yargı yıpransın ne de siyaset. * Adalet Bakanı'nın yedeği var ama yargının yedeği yok. * Yargı üzerinden siyaset olmaz. * Yargı içinden de siyaset yapılmaz.
Belli ki Adalet Bakanı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na "başkanlığa devam edecek." Ve "tartışma da sürecek." Öyleyse "balans" nasıl yapılacak?
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda "oy çoğunluğu" yargı mensuplarında. Bu "önemli bir güvence" ama... Galiba "noksan." Zira Kurul'un "kendine ait sekreteryası" yok. Sekreterya "Bakanlığın bir birimi." Ayrıca Kurul'un bir "teftiş mekanizması" da yok. Hakimleri "Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu" denetliyor. İşte "balans ayarının" gerekli olduğu noktalar.
Konu çok önemli ama "gündem" başka şeylerle öylesine dolu ki... "Güme gitmeye" devam edecek.
|