|
|
Tık tık tık kim o? Depresyon!
Neymiş? Çökkünlük haliymiş şu meşhur depresyon. Aşağıdakilerden beşini en az iki hafta boyunca hissediyorsanız da 'major depresyon'muş yaşadığınız. Efendim şimdi, uzmanlar kabaca şöyle sıralıyor depresyon belirtilerini; günün büyük kısmında gözlenen çökkün duygu hali, iştah artması ya da azalması, fazla uyuma ya da uykusuzluk, beyinsel ve vücutsal işlevsellikte azalma, halsizlik-yorgunluk. Kaç oldu? Beş! O zaman devam... Çoğu etkinliğe karşı ilgi ve zevkte azalma, kendini değersiz hissetme-beğenmeme, konsantrasyon yeteneğinde azalma ve son olarak da 'ölüm düşüncesi'.
İstememeler kraliçesiyim! Var mı sizde şu yukarıdakilerden beşi? O zaman müjdeler olsun diyorum, başka bir şey demiyorum! Çünkü bendekiler beşi geçti de... Sabah uyanmak istemiyorum! Sürüne sürüne yataktan kalktıktan sonra banyo yapmak istemiyorum. Zorla banyo yaptıktan sonra saçımı kurutmak, taramak, makyaj yapmak istemiyorum. İstemiyorum da istemiyorum. İstememeler kraliçesiyim sanki! Tabii yapıyorum yine de tüm bunları; ite kaka! Çekirdekten disiplinliyiz ya! Günün en sevdiğim öğünü kahvaltıyı es geçiyorum. Zaten bu mutfakta kim kahvaltı etsin. Eskaza Uğur Dündar'a haber uçsa, fişler; kapatır mutfağımı... Ellerimin manikürü bozulmuş, kuaföre gitmek istemiyorum! Gitmiyorum! Günde beş öğün afiyetle tırnaklarımın kenarını kemiriyorum. Bütün gün yatağım burnumda tütüyor. Gireceksin içine, çekeceksin yorganı tepene çıkmayacaksın saatlerce. Zapping yapma kabiliyetimi bile kaybettim. Boş boş bakıyorum ekrana, bilmediğim onlarca dizi dönüyor kanallarda. Normalde Kemal Sunal filmlerine bile ağlayan ben, kadının çocuğu ölmek üzere; umursamıyorum bile. Zaten hiçbir şeyi umursamıyor insan depresyona girince. Tepki vermemeye, ot gibi bakmaya başlıyorsun etrafındakilere. Bir çeşit bitkisel hayat yani! Ne gülüyorum, ne ağlıyorum, ne heyecanlanıyorum, ne de kızıyorum. Çekilmez bir politik tavır üstümdeki. Aynaya bakmak gelmiyor içimden. Yemek yemek mi? O da ne? Sanki sevgiliyle öpüşüp koklaşma çipim varmış da çıkarmışlar gibi. En sevdiğim grubun konserinde bile mutlu değilim. Eve gitmek tek istediğim...
Terapi çekemem! Psikiyatristimi de ekiyorum iki haftadır. O kadar depresyondayım ki, hiç çekemeyeceğim onu şimdi! Geçecek karşıma "Ne hissediyorsun?", "Rüyanda ne gördün?" tadında saçma sapan sorular soracak. "Bir şey hissetmiyorum kardeşim, git başımdan" desen, onun da altında bir şey arayacak. Tuzu kuru tabii n'olcak... Telefonlar çalıyor, bakmıyorum. Sinemada filmin yarısında içim şişiyor çıkıveriyorum. Her gün gidip bir kitap alıyorum, sonra hepsini yan yana dizip hiç birini okumuyorum. Dudaklarımı yiyorum, tavsiyelerden nefret ediyorum. Bu yazıyı da burada bitiriyorum...
|