|
|
|
|
|
|
|
|
|
Altın Oran'ın mucizesi nedir?
Fibonacci 1202 senesinde "Liber abaci" isimli bir kitap yazmış. Kendisi Müslüman matematikçilerden gördüğü cebiri yazıyor. Bu kitapta yazılan temel prensip şu: Bir odaya iki tavşan koyarsanız bu tavşanlar iki ay boyunca yavrulamazlar. İki ay sonra ilk yavrular doğar ve onların da çoğalması için 2 ay geçmesini beklemek gerekir. Tavşanların sayılarını yan yana dizerek bir dizi oluşturursunuz. 1-1-2-3-5-8-13-21... dizesini uzatmak için sıralamada son iki rakamı birbiriyle toplamak yeterlidir. Bu rakamlara tabiatın numaraları denir. Mesela ay çiçeğine bakarsanız her zaman tohumların 34'ünün bir istikamete 21'inin de başka bir istikamete göre sıralandığı görülür. Kozalağa bakarsanız 13 ve 8 sayılarını görürsünüz. Dizideki her rakamı bir öncekine bölerseniz 1.618 sayısını buluruz. İşte bu altın orandır. Aslında daha evvelde bu oranı Mısırlılar ve Eski Yunanlılar kullanmış. Rönesans'ta da Leonardo kullandı. Leonardo doğadaki bu mucizevi aritmetiği resimlerinde kullandı. Böylece gerçeğe yani mükemmele en yakın eserleri verebildi. Örneğin insan vücudunda uzuvların mesafeleri arasında da altın oran söz konusu. Üç resimde de resmin tam ortasından geçen çizgi gözlerden birinin ortasından geçiyor. Altın orana bağlı olan üçgenin içinde vücut oturur. Çene ve kulaklardan hiza alan kafanın ebatları tam bir karedir. Onun altına altın oranı yani 1.618 oranında ölçüyü eklerseniz koltukaltı hizasına ulaşılır. En mükemmel portrelerde portrenin tam ortasından indirilen çizginin gözlerden birinin ortasından geçmesi de sanatta matematiğe işaret eder. Yani gözlemledi, doğanın matematiğini keşfetti ve matematikle, sanatı harmanladı. Da Vinci'nin bir şifresi yok. O doğanın şifresini çözdü.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|