|
|
'Yatak yok, hasta serbest bırakılıyor'
-Hastalarınız arasında öldürmeye eğilimli çok sayıda kişi var mı? - Şöyle söyleyeyim, ben 43 yaşındayım ve biz insan öldürmenin çok korkunç bir şey olduğunu bilerek büyüdük. Ama şimdi böyle bir değer yargı sistemi yok. Biz bunu uzman olarak her gün görüyoruz, ama sizler böyle yaşanan ve gazetelere yansıyan olaylar sayesinde görüyorsunuz. Adam öldürmeyi çok basit bir şeymiş gibi gören, kan dökmekten zevk aldığını, kan görmeden rahatlayamadığını söyleyen birçok insan var.
- Peki bu insanlar gerçekten hasta mı? Yani kan görmeden rahatlayamayan bir adam cinayet işlese, hapise değil de akıl hastanesine mi gönderilir? - Bu çok tartışılan bir konu. Ama Türk adalet sisteminde anti-sosyal kişilik bozuklukları gösteren suçluların çok büyük bir bölümünün cezai ehliyeti tamdır. Bu herhangi şekilde bir hastalık olarak görülmez ve cezası neyse görür. Yani bu tür kişilik bozuklukları bir akıl hastalığı olarak kabul edilmez.
- Sizce bu bir akıl hastalığı olarak kabul edilmeli mi? - Şöyle söyleyeyim bunu kabul ederseniz, zaten ceza evinde pek kimse kalmaz. Suç işleyenlerin çok önemli bir bölümünde ağır derecede kişilik bozukluklarını görüyoruz. Batı'da da bu böyle. Bu insanlar muhakeme yeteneğine hâlâ sahiplerdir, yaptıkları işin ve sonucunun da farkındadırlar. Ve bu yüzden tıbbi olarak da ceza ehliyetleri tamdır. Ama bir yandan da akıl hastaları grubu var.
- "Akıl hastasıdır," dediğimiz suçlulara ne oluyor peki, gerçekten tedavi edebiliyor muyuz bu insanları? - Onlar tedavi amacıyla bir akıl hastanesine, kapalı bir servise yatırılır. Ama Türkiye'de ne yazık ki yeterli sayıda psikiyatrik yatak sayısı olmadığı için birçok hasta kısa sürede hastaneden çıkarılıyor.
- Yeterli sayıdan kastettiğiniz nedir, Batı'yla bir kıyaslama yapacak olsanız? - Dünya Sağlık Örgütü'nün bir ülkede olmasını öngördüğü en az yatak sayısının, sadece 1/10'u var Türkiye'de. Bu konuda ciddi önlemler alıyor Sağlık Bakanlığı ama baktığınızda durum vahamet boyutunda. Üstelik bu tip hastaların tedavi süreci 10 yıldan az sürmez, ama bizde bir iki yılda dış dünyaya dönüyorlar yatak yokluğundan.
|