|
|
Analar çocuklarını satarken...
İki gündür Binbir Gece dizisiyle ilgili yazılanları hayretle okuyorum. Anket üzerine anket yapılıyor. Kadınlara soruyorlar: "Siz çocuğunuzun hayatını kurtarmak için tanımadığınız bir erkekle yatar mıydınız?" Ardından erkeklere: "Bir kadına bir gece için 150 bin dolar verir miydiniz?" Kalem erbapları köşelerinden döktürüyor. "Önemli olan paradır. Dünyada da zengin işadamları kafalarına koydukları kadınlar için trilyon teklif ediyorlar... 150 bin dolar ne ki?" Dedim ya, "hayretle" okuyorum... Tartışmaların merkez üssü, insan vücudunun alt kesimleri... Fikirler, yorumlar, kanaatler; bedenin eteklerinde düğümlenip, kalıyor. Zaten bunca töre cinayeti de ahlakı getirip, bacak arasına sıkıştırmamızdan kaynaklanmıyor mu? Bu toz duman arasında bir Allah'ın kulu da çıkıp, kendisini "150 bin dolar verilir mi, verilmez mi?" sığlığından kurtararak, "Yahu bu memlekette koca bir mühendis kadın, ilik nakli yaptıracağı çocuğu için elin adamının altına yatmak zorunda kalıyor. Bu nasıl sosyal devlet? Bu nasıl sağlık ve sosyal sigorta sistemidir kardeşim?" diye sormuyor. Daha geçen gün haber programlarına ve bültenlere konu oldu. Kadın, beşinci çocuğunu doğurduğu hastanede rehin kalmıştı. Doğum parasını ödeyemiyordu. Kanser olan kocası da çalışmıyordu. Aile, bebeklerini 2 bin YTL karşılığında çocuksuz bir çifte satıp, hastaneden kurtuldular... Memlekette analar, hastane parasını ödeyebilmek için bebeklerini 2 bin YTL'ye satışa çıkarmışken, "Şehrazat, çocuğunun hayatını kurtarmak için bedenini satmalı mı? Onur'un, bir gecelik aşkı 150 bin dolar eder mi?" tartışmaları benim hiiiç umurumda değil. Kimse kusura bakmasın!..
|