Yeni yönetici, yeni kanun ve yeni bakış açısı gerekli
SPK'da 6 yıllık görev süresini tamamlayan Başkan Doğan Cansızlar dün bir basın toplantısı düzenleyerek kendi dönemini değerlendirdi. Biz bu değerlendirmeyi değerlendirmeyeceğiz. Ama Cansızlar ile SPK'nın iki üyesinin daha görev süresinin dolmasıyla Kurul'un 7 üyesinden üçü yeniden atanacak.Yenilerle belki yeni bir başlangıç olur umuduyla sermaye piyasasının ana sorunları üzerinde durmayı uygun buluyoruz.
Ana sorunlar Bu sorunların bir bölümünün son yıllarda oluşmasına karşılık bir bölümü de 2000 öncesinden geliyor. * Sorunlardan biri kurumsal. İMKB'nin, Altın Borsası'nın piyasa gereklerine uygun yeni bir statü kazanması gerekiyor. Gelinen aşamada bu kurumların eli kolu bağlı. İMKB faaliyetlerini sürdürmede, bilgisayarlarının bakımını yapmada, binanın onarımını da yine yetersiz. Tıpkı Tophane'deki gibi yine damı akıtıyor, yağmur yağdığında yine seans duruyor. Bu kurumların kazanılması için özelleştirilme yöntemlerden biri olabilir. * Mevcut durumda halka açık şirketleri denetleyen iki bağımsız otorite var. BDDK, bankalar, diğer finansal kuruluşları denetliyor. BDDK tarafından denetlenen kurumlar kamuoyu aydınlatma ve bilanço yönünden bu kuruma tabi oluyorlar. Bu durum sermaye piyasasında birbirinden farklı ikili bir uygulamayı, bazen de sermaye piyasasının özüne aykırı icraatları ortaya çıkartıyor. SPK alanına giren konuları denetleyebilmeli. * 5020 sayılı Bankacılık Kanunu ile getirilen ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na geniş yetkiler tanıyan düzenleme, sermaye piyasası için sistemik risk taşıyor. Bu kanun, kamu lisansıyla faaliyet gösteren bütün finansal sektör şirketlerine, küçük hissedarların haklarını müsadere edecek şekilde el konulmasına olanak tanıyor. Yeni bir kanunla sermaye piyasası ilkeleri korunmalı. Fon tarafından yönetimine el konulmuş bankanın veya şirketin bütün mal varlığı müsadere edilmemeli. El konulmaya yol açan ortağın payına düşen kısım müsadere edilmeli. * Yeni İmar Bankası risklerinin ortaya çıkmaması için, devlet iç borçlanma senetlerinde, repoda ve yeni çıkacak olan özel sektör tahvillerinde de merkezi saklama sistemine geçilmeli. Yargıda davaları süren İmar Bankası'ndan devlet iç borçlanma senetleri alanlar da haklarını alabilmeli. Garanti kapsamında olmayan ticaret mevduat yapanlara hakları ödenirken bono ve tahvil alacaklılarının mağdur edilmesi tam da Ankara'nın para piyasası ile sermaye piyasasına bakış açısını yansıtıyor. * Bütün bunların yapılabilmesi için SPK'nın üzerinde çalıştığı yeni mevzuat kanunlaşmalı. En son çıkan kanun 1999 tarihli. O zamandan bu yana Bankalar Kanunu beş kez değiştirildi. Her değişiklikte de sermaye piyasasının kazanımları elinden alındı. Yeni kanunla hem bu kazanımlar geri alınmalı, hem de miktarı 45 milyar Euro'yu bulduğu belirtilen izinsiz halka arzları kayıt altına almanın mekanizmaları kurulmalı.
Hükümetin bakışı önemli Ancak yeni yönetici ve yeni kanun da yetmeyebilir. Her şeyden önemlisi sermaye piyasasının, hükümetin, ekonomi yönetiminin ve IMF'nin ajandasında gereken yeri alması gerekiyor. Yoksa atanan yeni yöneticiler de pekala sorunların altında kalabilir. Bu durumda olan yine reel sektöre olur. Finansal sistem tek ayak üzerinde yürür, şirketler uzun vadeli fonlara ulaşamaz. Ekonomi, sermaye piyasasız küresel rekabet gücüne zor kavuşur.
Sonuç "Ne kadar yaparsan o kadar olursun" Angie Papadakis
|