Cumhuriyet ve demokrasiyi tanımlayabiliyor musunuz?
Aslında pazar yazısında, bayramın rehavetinden ve İstanbul'un tenhalığından yararlanarak gittiğim Çiya Lokantası'ndaki kestaneli, ayvalı et yemeğinin tarifinden söz etmek daha doğru olurdu. Ne var ki, bugün Cumhuriyet Bayramı. Ben deneyimlerime dayanarak cumhuriyet ile demokrasi tanımını yapabileceklerin, yerel lezzetler cenneti Çiya Lokantası'nda yediğim yemeğin tarifini yapabileceklerden çok da fazla olduğunu sanmıyorum. Olsa, Cumhuriyet Bayramı gibi bir de Demokrasi Bayramı olur ve cumhuriyeti demokrasi sanmazdık.
***
Belki bu tanımları konuşmadan önce bir an durup, ülkemiz yeryüzü ülkeleri arasında nerede duruyor, bizim insanımız başka ülkelerin insanlarına kıyasla nasıl yaşıyor diye bir bakmalıyız. Çünkü gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı yaratan, işte şu cumhuriyet-demokrasi farkı. Şimdi bakın, Birleşmiş Milletler'e üye 177 ülke var. Birleşmiş Milletler her yıl kendi üyesi olan ülkelerdeki insanların yaşam kalitesini, 300'ü aşkın kriter kullanarak ölçüyor. Ve, 'insani gelişmişlik endeksi' yayınlıyor. Tekrarlıyorum, 'insani gelişmişlik endeksi...' Türkiye, 177 üye ülke arasında, 2005 yılı itibariyle 94. sırada. 1981 yılından beri AB üyesi olan Yunanistan ise 25. sırada. Oradaki insan Türkiye'dekinden 69 basamak daha kaliteli yaşamakta.
***
Tabii şunu da vurgulamak gerek, Türkiye'nin 'ortalaması' 94. sırada. İstanbul'un Şişli İlçesi ile Bitlis'in Yedisu İlçesi arasında 274 misli gelir farkı olduğunu unutmayın. Hatta daha yakına gelin, bir Bağdat Caddesi'ni dolaşın, bir de hemen burnunun ucundaki Hasanpaşa'yı... Türkiye ortalamasının altındaki yığınla yer, temel ihtiyaçların peşinde... İş derdinde, aş derdinde... Canı ile uğraşan adama cumhuriyet dersen de demokrasi dersen de seni sopayla kovalayabilir. Nerede kalmış oturup bu kavramları tarif etmesi. Canı ile uğraşmayan da, cumhuriyet deyince korkmakta. Onu 'büyüklerimize' ait bir kavram olarak algılamakta. Cumhuriyet mi, 'büyüklerimiz' için... Demokrasi mi, 'büyüklerimiz' için...
***
Cumhuriyet İran'da da var... Suriye'de de... Azerbaycan'da da... Irak'ta da... Libya'da da... Cumhuriyet olunca ne oluyor? Hanedan ülkeyi yönetmiyor. İktidar aynı soyun elinde, babadan oğula devrolmuyor. Buna "Devrolmuyordu," demem daha doğru olur. Çünkü Suriye Cumhuriyeti'nde de Azerbaycan Cumhuriyeti'nde de iktidar 'babadan oğla' geçti. Neden? Çünkü oralarda 'halkın egemenliğine' imkan veren 'demokrasi' yok. Cumhuriyet, demokrasiyle beslenmezse pek de bir işe yaramıyor. Çünkü iktidarı din devletine ya da bir diktatöre bırakabiliyor. Buna karşın demokrasinin beşiği İngiltere, cumhuriyet değil. Ama halk egemenliğinin şahı orada. Biz Cumhuriyet'in 83. yılında hâlâ bu ayrımları içselleştirmiş değiliz. Nasıl bir eğitim sistemi varsa cumhuriyetimizin...
***
Demokrasi ise şiddeti dışlamak kaydıyla her türlü düşüncenin söylenmesi, örgütlenmesi ve propagandasını yapmaya dayanır. Bugün azınlıkta kalan fikrin yarın çoğunluk olabileceğini kabul eder. Yaşamın her alanında çoğulculuğu benimser. Temel hak ve özgürlüklere sahip çıkar. Vatandaş, vergileriyle yaşattığı devletin harcamalarının her kuruşunu denetler. Kısacası demokrasi, bireyin ve toplumun nefes alıp vermesine, zenginliğini ve özgürlüğünü sürekli artırmasına olanak tanır. Bizdeki söylem 'demokratik bir cumhuriyet' üzerine değildir. Egemenler ya 'laik cumhuriyet' terimini yeğler ya da 'tek parti cumhuriyetine' sahip çıkar. 'Demokrasinin temel ilkeleri' yerine 'cumhuriyetin temel ilkelerini' vurgular. Asker ve sivil bürokrasinin ve o zihniyeti benimseyenlerin bilinçli bir tercihidir bu söylem.
***
Halbuki cumhuriyeti, demokrasi taçlandırır. Eğer taçlandırmasa, işte o zaman, Yunanistan 25. basamakta, siz 94. sırada durursunuz. Devlet odaklı bir anlayıştan, insan odaklı bir yaşama geçebilecek miyiz? Hayata hep 'yönetenlerin' gözüyle bakmaktan, biraz 'yönetilen' insanların gözüyle bakmayı becerebilecek miyiz? AB süreci, aynı zamanda bu soruların da cevaplarını bulacağımız bir süreç. Bugün pazar ve Cumhuriyet Bayramı. Keşke hâlâ 83. yılda cumhuriyet ve demokrasi farkı üzerinde nefes tüketmeyecek bir durumda olsaydık. Bireyin yaşam kalitesi açısından gelişmiş ülkelerden böylesine bir fark yemeseydik. Ve ben size Çiya'daki yemekten rahatlıkla söz edebilseydim.
|