Pes ki ne pes!
Pes edesim geliyor. Etrafta bir sürü, "Komünizm lazımsa, onu da biz getiririz, size ne oluyor" diyen Nevzat Tandoğan. İnanmadıkları, hiç önemsemedikleri, esasta kıymet vermedikleri, çiğneyip ezdikleri, içine ettikleri bir sürü "kavram ve değer"i gasp edip "babalarının malı" gibi kullanmıyorlar mı? Kalakalıyorsunuz. Sanırsın, onlar hep öyleydi, her daim öyledir.
Bilirsiniz; "demokrasi, özgürlük" türü değerleri misal, Bush gibileri kapatmıştı. Bir kez ellerine geçirdiler mi, herkesi, her kültürü, her muhalifi, her başkaldırıyı, her farklı inanç ve düşünceyi yargılama, yargısız infaz hakları oluyordu. Yığınla madrabaz ve samimiyetsiz de, buralarda bile o yamultulmuş, içi boşaltılmış kavramlarla üstümüze yürüyüp "Buş şubesi" gibi çalışmadı mıydı? Şimdi yönetimi, Irak işgalini eleştirir gibi yapan, oysa Türkiye'yi işgalci yamaklığına razı etmek için "yerli" iş dünyası ile "yerli yersiz" medyayı kafalama turları yapan "Perle çetesi"nin çevirmenleriydi bizimkiler. O zamanlar, bu evrensel hukuksuzluğun, saldırganlığın ve en az Saddam'ınkiler kadar katliam olan kıyımların karşısına çıkanlara "Saddamcı" diyordu arkadaşlar. Şimdi şey ediyorlar!
Ama beni esas yerlere seren bir başka mevzu. "Ecevit üstünden" birdenbire kimilerinin "hayattaki en büyük değer" sayar gibi yaptığı "dürüstlük." Yahu yapma, ben seni bilmiyor muyum? Biraz hafızası varsa, okur, seçmen, vatandaş da bilmiyor mu? Sen değil miydin gazetende "yolsuzluk" haberini, kanıt fotoğrafları sansür ettiren. Aile üyesine kıyak yapan Çankaya mektuplarını gizleyen. Sen, sen, sen ve öteki; siz değil miydiniz, Cumhurbaşkanı Sezer ile Başbakan Ecevit tartıştığında, zaten balon olan ekonomi krize uçarken tam, o geceyi "dürüst Ecevit"in makamının hemen yanıbaşında "dolar tüyosu" almakla geçiren. Hani filanca yasayı çıkarmak için de oradaydınız, hani falanca banka için de ricacıydınız ya, o mekan, o ekip, o siz! Yahu siz değil miydiniz, "Hortum mortumla insanları suçlamak yanlış... Tutturmuşlar dürüstlük" diye kendini de, altını da tutamayan? "Patronlar gazeteye karışmaz" diye atıp tutarken, her dakika gözünüz, kulağınız patronda manşet atan yahut haber saklayan, manipülatif hikayeler bina eden, şantaj haberi kotaran, o başlıkları köle gibi atan, yazar sansürleyen ve de kovan; siz, "canımın içi dürüstler" değil miydiniz?
Bunlar insanı öldürür vallahi! Daha fazla yazamayacağım billahi! "Ecevit'in en önemli niteliği dürüstlük"müş, onlar onun bu yanını çok sevmiş, sahtekarlara göz yumulmamalıymış. "Yüzsüzlük iktidarda" imiş. Oradan indirilmeliymiş. Yahu, her şey, her dönem, herkes bir yana; Şöyle bir şey olsa. Ecevit geri dönse. Hafızası canlansa. İsyanı patlasa. Siyasette son baharını bir bir anlatsa. Şu benden bunu, bu benden şunu, ben onlardan şunları, bunları istemiştim diye. Al iktidarı, vur sana. Al seni, vur yüzsüzlüğe. Pes yani.
|