  |
|
Nerede o eski Harlem?
 ÇOCUKLUĞUMUN düşüydü... Yıldızlı formayı kuşanıp, Harlem basketbol takımında oynamak... Yalanım varsa, zenci olayım. Siyah-beyaz ekrana burnumu yapıştırıp, o sihirli flüt sesi eşliğinde Harlem gösteri takımının şovunu izlediğim günlerde onları bir gün İstanbul'un göbeğinde seyredeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Bu, benim bir Harlem yıldızı olmam kadar uzak bir düştü... Pazar günü Abdi İpekçi'ye bir düşü gerçekleştirmek, siyah-beyaz ekranı renkliye dönüştürmek için koştum. Pembe düşlerim daha salona bir kilometre kala yerini kara kâbuslara bıraktı. Zira asıl sihirbazlık, topu önce bacak arasından, sonra da çemberden geçirmek değil, otomobilinize park yeri bulmaktı. Neyse ki eğitmenim İstanbul trafiği'ydi, hallettim... Şov başlayınca beni bir düşünce aldı. Ben mi büyümüştüm yoksa Harlem'in şovu mu küçülmüştü? Çünkü eskisi gibi zevk alamıyordum. Hareketler bana pek yavan geliyordu. Şovlar da pek az inandırıcı... Harlem gösteri takımının bir üyesini bir yerden gözüm ısırıyordu. Sanırım iki sezon önce Galatasaray basketbol takımında oynuyordu. Bu gerçeklik yüzüme smaç gibi çarptı. O, benim çocukluğumun ulaşılmaz Harlem gösteri takımının bir üyesi olamazdı. Sonradan anladım ki asıl küçülen dünyaydı. Artık NBA şovlarını canımın istediği her dakika izleme olanağım vardı. Eskisi gibi Harlem'i izlerken, "Bunlar uzaydan gelmiş olmalı" demiyordum. Zira hayatın kendisi koca bir şov haline gelmişti. Uzay bile bir sinyalle odamın orta yerine iniveriyordu. Eve geldiğimde İbrahim Tatlıses, sırf şov olsun diye Hülya Avşar'a gelinlik giydiriyordu... Çocukluğumu ve onun Harlem'ini özlediğimi hissettim!..
|
