|
|
Da Vinci sergisinde keşfettiklerim
Düz kare hayatıma biraz olsun renk getirebilmek için hafta sonu kendimi televizyondan kurtarıp, sıkı bir kültür-sanat- spor turu yaptım. İlk durağım Koç Müzesi'ndeki Leonardo Da Vinci sergisiydi. Sonra Otoshow Fuarı'na ardından da Harlem'in gösteri maçı için Abdi İpekçi Spor Salonu'na gittim. Harlem izlenimlerimi komşu sütunda detaylandırdım. İlk ikisi ise aşağıda: Koç Müzesi'ne ancak iki sortide ulaşabildim. Birincisi cumartesi günüydü. Kar yağıyordu ve Haliç Köprüsü'nün bir bölümü onarımdaydı. Bu nedenle Sütlüce kavşağı kilitlenmişti. Yaptığı muhteşem köprü projeleri bugün bile pek çok mimar ve mühendise ilham kaynağı olan Da Vinci'nin eserlerine ulaşabilmem için Haliç Köprüsü'ndeki onarımın bitmesini beklemem gerekti. Ertesi gün yeniden denemeye karar verip, o trafik kaosunun içinden güç bela sıyrıldım. Bir gün sonra müzenin içindeydim. Da Vinci'ye hayranlığımı daha önce de bu sütunlarda dile getirmiştim. Hayatta olmak istediğim kişi oydu. Bir insan aynı anda hem sanatçı ruhuna, hem dahi zekâsına, hem kehanet düzeyindeki öngörüye hem de bugün bile insanoğlunun çözemediği ruhani gizemlere ve tartışılmaz bir karizmaya sahip olabilir miydi? Da Vinci olmuştu işte... 40'dan fazla buluşunun gerçek boyutlu replikalar şeklinde sergilendiği müzede büyülenmiş gibiydim. İlk paraşüt, ilk uçak, ilk planör, ilk tank, ilk zincir aktarmalı bisiklet, ilk palangalı vinç, ilk nem ölçer, ilk sarmal aktarmalı pompa ve daha pek çok ilk, icat edilip, hayata geçirilmeden 400-450 yıl önce onun zekasından ve kaleminden çıkmıştı. Bugün sanayiye yön veren dev makine parklarının en önemli mekanizmaları onun dehasının ürünüydü. Öncelikle makine mühendislerine sesleniyorum: Bu sergiyi mutlaka gezmelisiniz! Sergiyi gezerken aklıma bizim "en popüler" makine mühendisimiz Ajdar geldi. Onun da sanatçı ruhu var ya, ondan... Ama bizimkinin ihtisas alanı kabzımallık. Şimdilik bilim dünyasına kazandırdığı; kulak zarlarımızın Nane ve Çikita Muz şarkılarına dayanabildiğini ispatlamak! Ha unutuyordum, bir de Reyting Kaldıracı'nı bulmuştu. (Pişşti programında onun yer aldığı bölümler yüzde 50 share oranlarına ulaşmış...) Sergide Leonardo Da Vinci'- nin ilk matbaa baskı makinesine bakıyordum. Aletin yanına iki delikanlı yaklaştı. Bir tanesi "Bu ne ki?" diye sordu. Öbürü, espri olduğunu ümit etmek istediğim şu cümleleri kurdu: "Bak adamın kafasını şuraya sıkıştırıyosun. Bu ipi çekince aha şu tahta gelip adamın kafasını kırıyo!.." Da Vinci sergisinde benim de bir keşfim oldu. Matbaanın ülkemize neden 200 yıl sonra geldiğini keşfettim!.. Sonra Otoshow Fuarı'nın yolunu tuttum. Cicili bicili otomobillere baktım. 2007 modellerindeki en büyük buluş, kapısının içinden şemsiye çıkan arabaydı. Leonardo ustanın icatlarını düşününce, gülüp, geçtim...
|