|
|
Kılcal damarlara ve kırmızı lekelere 'Dye lazer'li çözüm
Yüzdeki kırmızı lekeleri silmenin en etkili yolu lazer tedavisi. Ancak kullanılacak lazer tipini doğru seçmek çok önemli. Kırmızı ve kahverengi lekelerle mücadelede en etkili lazer tipi Dye lazer, beşinci seanstan itibaren lekeleri siliyor.
Geçen hafta kahverengi lekeleri ve bu lekelerden kurtulmanın yollarını anlattığım yazının ardından, sizlerden pek çok soru aldım. Bunlardan pek çoğunu, yüzdeki yaygın kırmızı lekeler veya o sevimsiz kılcal damar çatlamalarıyla başa çıkmanın yollarını merak edenler oluşturuyordu. Yüzdeki kırmızı lekeler söz konusu olduğunda -bunlar ister doğuştan olsun, isterse sonraki yıllarda yaşla veya başka sebeplerle ortaya çıkmış olsun- bilmemiz gereken; genişlemiş, bazen de bir yumak halini almış kılcal damarlar oldukları. Kaynağı ne olursa olsun bunlarla mücadele, dikkat ve özen istiyor. Doğum lekeleri, tedavisi en güç ve en uzun olanını oluşturuyor. Son zamana kadar tedavisi çok zor, kimi hallerde imkansız olan bu lekeler, gelişmiş lazer teknolojileri sayesinde artık tedavi edilebiliyor. Halk arasında şarap lekesi olarak anılan bu lekeler ve hemanjiom ile damarsal anomaliler, özellikle yüz bölgesinde bulunuyor ve bu oluşumlar doğumdan sonra büyüme ve genişleme eğilimi gösteriyorlar. Şarap lekesinde olsun, içi kan dolu torbacıklar görünümünde olan hemanjiomlarda olsun, modern tıp bugün cerrahi olarak veya lazer uygulamaları sayesinde yüzde 100'e varan olumlu sonuçlar alıyor. Bu sorunla mücadelede kullanılacak lazer tipini doğru seçmek, tedavinin yönü ve sonuçları açısından en hassas noktayı oluşturuyor. Çünkü her lazer bu iş için uygun olmuyor. Hem lazer tipi, hem de tedavide kullanılacak parametrelerin deneyimli hekim tarafından doğru bir şekilde seçimi; bir zamanlar tedavisi imkansız doğum lekelerinde dahi son derece başarılı sonuçlara giden yolları açıyor.
LEKELER KAYBOLUYOR Dye lazer adı verilen bir lazer tipi, özellikle kırmızı ve kahverengi renkleri hedef alarak, yaygın kırmızı lekelerle kendini gösteren, doğuştan beri süregelen vakalarda çok etkili oluyor. Yine benzer dalga boylarındaki 'yoğun atılımlı ışık' ya da bilinen öteki ismiyle 'IPL' tedavisiyle de bu problemin çözümünde yüz güldürücü sonuçlar alınabildiği görülüyor. Lazer tedavisi aylık seanslar halinde düzenleniyor; lekenin rengine, büyüklüğüne ve tipine göre ortalama 6-8 seans devam ediliyor. Uygulama sırasında zaman zaman duyulan hafif bir yanma hissi dışında bir sıkıntı hissedilmiyor. Tedaviye başladıktan sonraki 4'üncü ve 5'inci seansın ardından renkte açılmalar başlıyor ve her yeni seansla birlikte renk gittikçe açılarak sonunda kayboluyor. Yüzdeki kırmızı lekeler arasında, ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan, örümcek ağı veya yaygın kırmızılıklar şeklinde görülen kılcal damar genişlemelerine ise çok daha sık rastlanıyor. İçinde bulunduğumuz sonbahar mevsimindeki ısı iniş ve çıkışları, bu derde sahip pek çok kişinin sıkıntısını artırıyor. Fransızların 'Couperose', hekimlerin 'teleanjektazi' olarak adlandırdıkları bu sorunun kaynağında; kılcal damar duvarındaki zayıflık, elastikiyet kaybı ve dolaşım bozukluğu yatıyor. Kalıtsal faktörlerin dışında; yaş, kilo, alkol ve sigara kullanımı, bazı metabolik hastalıklar, karaciğer sorunları da ortaya çıkmasında etkili oluyor. Sıcak bir ortamdan soğuğa kısa zamanda geçildiğinde daha belirgin hale geliyor. Sıcakla genişleyen damara dolan kan, sonrasında soğuk bir ortama girildiğinde elastikiyetini kaybettiğinden, daralamayan damar içine hapsolduğu için bu görünüm ortaya çıkıyor. Sıklıkla yüzde ve bacaklarda beliren bu damarsal problem, yüzde hem bir yaşlanma belirtisi, hem de estetik bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bacaklarda, estetiğin ötesinde, araştırılması gereken derin bir dolaşım yetersizliğinin habercisi olabiliyor. Yüzdeki kılcal damar sorunu yukarda adından söz ettiğimiz belli lazer tipleri ve yoğun ışık tedavileriyle, ayda bir tekrarlanan 4-5 seanslık kürlerle çözüme kavuşabiliyor. Kılcal damar çatlamalarını önlemenin yolu ise sofrada başlıyor. Damar duvar yapısını güçlendirme özelliğine sahip, C vitamininden zengin, portakal, greyfurt, mandalina gibi meyvelerin yanında, bioflavonoidlerden zengin domates tüketiminin önemini belirtmek gerekiyor.
DR. ALİ KERİM DİLER
|