SABAH - 06/11/2006 - 'Denemeye Değer'de gerçek 'Aliye' dramı

Şu an 6 Kasım 2006 - Pazartesi tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

kapat

Google Arama

	'Denemeye Değer'de gerçek 'Aliye' dramı
	Kıskançlık büyük sorun
	Beni yaşadığım evlilikler bitirdi
	Taş fırın erkeği artık Baby TV seyrediyor!

'Denemeye Değer'de gerçek 'Aliye' dramı

atv ekranlarında eski eşi Ozan Orhon'la barışmayı 'deneyen' Yeşim Erçetin: Ben 'Aliye'dizisindeki gibi kızımızı koz olarak kullanmıyorum. Ozan çok iyi bir baba ama sinirlerine yeniliyor. Agresif tavırlarını değiştirmediği sürece Yağmur'u ona göstermeyeceğim..

atv'de Ebru Akel'in sunduğu 'Denemeye Değer' adlı program büyük bir ilgiyle izleniyor. Yeşim Erçetin ve Ozan Orhon'u mutsuz biten evliliklerine bir şans daha vermek için bir araya getiren programda; iki ünlü özel hayatlarını kameralar önünde yaşıyor. Yeşim Erçetin'in 'psikolojik sorunlu' olarak gördüğü eski eşi Ozan Orhon'a kızları Yağmur'u göstermemesi ise 'Aliye' dizisindeki drama benzetiliyor; Erçetin'e 'Dişi Sinan' yakıştırmaları yapılıyor. Barışmayı denemek için atv ekranlarında bir araya gelen Erçetin ve Orhon, ilişkileriyle ilgili merak edilenleri zaman zaman birbirleriyle 'zıtlaşarak' anlattı:

* Özel hayatınızı bu kadar göz önüne çıkarma teklifini neden kabul ettiniz?
YEŞİM ERÇETİN: Sonuçta ortada bir çocuk var. İkimiz de çocuğuna çok bağlı anne ve babalarız. İkimizin de anne babası ayrı büyüdüğümüz için çocuğumuza bunu yaşatmak istemiyoruz. Ben cadı bir üvey anne ile büyüdüm; aynı şeyleri kızımın yaşamasını istemiyorum.
OZAN ORHON: Artık kimsenin özel hayatı kalmadı. Kameralar evlerimizin içerisine kadar girdi. Böyle bir şey program olacaksa biz yapalım ve insanlara örnek olalım dedik. 'Denemeye Değer'de her şeyimizi gözler önünde yaşıyoruz. Bizler de ne olacağını izleyici kadar merakla bekliyoruz.

DÜZELENE KADAR GÖREMEYECEK
* Her şeyi ekran önünde yaşamanın getirdiği eksiler de olacağını düşünerek hiç endişe etmediniz mi? Bazen seyircilerden direkt tepkiler alıyorsunuz!
Y.E: Bazen hakarete varan tepkiler oluyor. Geçenlerde bir tanesi bana 'Sen ne biçim annesin' dedi. Hatta Ozan orada devreye girip; 'Kimse Yeşim'in anneliğine bir şey söyleyemez' cevabını verdi. Ben çok iyi bir anneyim; Ozan da özverili bir baba. Bizim anlaşamadığımız tek konu; birbirimizin kişiliği hakkındaki düşüncelerimiz!

* Bütün bunların dışında çocuğu göstermeme gibi bir durum var! Hatta Yeşim Hanım sizi 'Aliye'deki karakterlerden birine benzeterek 'Dişi Sinan' yakıştırması yapılıyor?
Y.E: 'Aliye'de Sinan'ı etkileyen bir anne var. Beni etkileyen kimse yok. Ben kendi kararlarımı kendim veriyorum. Çocuğumu göstermememin nedeni; çocuğumun sağlığı. Ozan'ın agresif tavırları düzelene kadar göstermeyeceğim. Çocuğumun onun sorunlarından etkilenmesini istemiyorum. Bencil düşünüp, çocuğumu koz olarak kullanmıyorum. Ozan'ın bazı ani çıkışları ve agresif tavırları var. Ozan da bunu kabul eder. Ben insanların değişebileceğine inanmam ama hiç değilse denemek istedim. Ozan'ın çocuğu çok sevdiğini, hatta onun için canını vereceğini biliyorum. Ama sinirine yeniliyor. Bazen ağzından çıkmaması gereken laflar söylüyor. Bu yüzden kendisine biraz dizgin vurmasın istiyorum. Sinirlerini dizginleyene kadar da bu böyle devam edecek.
O.O: Bu akşam çocuğu alacağım!
Y.E: Alamazsın çünkü zaten ateşi var.
O.O: Yarın alırım.
Y.E: Yarın da ateşi olsa ne yapacaksın Ozan? Erkek başına gece kalkıp bakabilecek misin çocuğa? Zorlanmayacak mısın?
O.O: Bakmadın mı?
Y.E: Annenin bakmasıyla babanın bakması bir mi Ozan? Hastayken ne zaman baktın?
O.O: Her zaman baktım. Ateşler içindeyken bile baktım. Gece yarıları kaç defa kalkıp baktım.

* Önceki gün yayına Yeşim Hanım için gelen gül ve yüzük çok sert tartışmanıza neden oldu...
O.O: Hem sen o güllerin hesabını ver!
Y.E: Ben niye veriyorum. Gönderen versin.
O.O: Eğer beni seviyorsan, benimle tekrardan bir şeyler yaşamak için geldiysen; bu güllerin hesabını vermek zorundasın!
Y.E: Ben yürekli bir kızım... Kimin göndermiş olduğunu bilseydim, çıkıp söylerdim.
O.O: Bana da çelenk yollasınlar bari!
Y.E: Sana siyah cenaze çelengi yollasınlar. Yakışır sana!
O.O: Allah korusun. Zaten bana bir şey olsa sen mezarımda göbek atacaksın herhalde!
Y.E: O kadar da vicdansız değilim. Hayatımda hiçbir zaman vicdansız bir insan olmadım. YAĞMUR'A BU PROGRAM YASAK

* Sizce bu programdan nasıl ayrılacaksınız?
Y.E: Belki kanlı bıçaklı, belki el ele, belki de iki dost olarak ayrılırız; artık onu Allah bilir! Eskiden onu dövemezdim ama artık ufak tefek oldu. Şimdi en azından dövebilirim! (gülüyor)
O.O: Boyuna güvenip konuşma. Ama aramızda beyin farkı var!
Y.E: Evet aramızda beyin farkı var.
O.O: Bu arada beni takip ettire ettire artık iyice tecrübe kazandın. Artık bir dedektiflik bürosu açarsın. Çok büyük para kazanırsın.
Y.E: Git başımdan be!

* Siz şu anda her şeyinizi kamera önünde yaşıyorsunuz. Çocuğunuz bunları izliyor mu bilmiyorum ama ya izlerse...
Y.E: Yağmur film bile seyretmez. Zaten çok farklı bir şekilde yetiştiriyorum çocuğumu. Haber bile seyrettirmiyorum ona. Programda olduğum saatlerde televizyonu açmayı yasakladık. Zaten ben kızıma açıklayamayacağım şeyler yapmam.

MUSTAFA KIZIL MAGAZİN