| |
Boğuntuya gidenler
AB'nin resmen 8 Kasım'da açıklayacağı ama içeriği büyük ölçüde sızdırılan 2006 İlerleme Raporu'yla ilgili tartışmalar malum konularda odaklandı: Kıbrıs, TCK'nın 301'nci maddesi, azınlıklar, asker-sivil ilişkileri... Bu yoğunlaşma, ne yazık ki, raporun en kahredici, en hüzün ve utanç verici bölümlerinden birini, "Yolsuzluk" ve "Yasama Dokunulmazlığı" paragraflarını -bir kez daha-perdeledi. Çizilen tablo şöyle: "Kamu kesiminde ve adli çevrelerde rüşvet ve yolsuzluk yaygınlaştı. Türkiye siyasal partilerin finansmanıyla ilgili yasal düzenlemelerini iyileştirmek zorunda. Ayrıca yasama dokunulmazlığının kapsamı da sorun yaratıyor. " Raporu hazırlayan AB Komisyonu görevlileri, sıra bu bölüme gelince derin bir iç çekmiş olmalılar. Çünkü "Rüşvet, yolsuzluk ve dokunulmazlık" AB'nin tüm belgelerine otomatik olarak giren bir "Türkiye klasiği" diye gösterilmeye başlandı. *İşte 2005 İlerleme Raporu'ndaki ifadeler: "Yolsuzluk kamu yönetiminde ve ekonomik alanlarda ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Rüşvet ve yolsuzlukla mücadele için yasama dokunulmazlığının sınırlandırılması şart. " *Buyurun 2004 İlerleme Raporu: "Yolsuzluk ısrarla ve yüksek düzeyde devam etmekte olup, kamu hayatının çeşitli alanlarını etkiliyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu başkanının başkanlığında çeşitli bakanlık (Adalet, İçişleri, Maliye) temsilcilerinden ve Hazine Müsteşarlığı ile DPT Müsteşarlığı yetkililerinden oluşan Teknik Kurul'un hazırladığı raporda, yasama dokunulmazlığının kapsamı kamu kesiminde yolsuzluk açısından önemli sorunlardan biri olarak tanımlandı. Ancak dokunulmazlığın daraltılması konusunda hiçbir gelişme kaydedilmedi."
Tutanaklardaki itiraf Kaydedilmeyecek de. Çünkü Ankara, AB'nin her fırsatta yüzümüze vurduğu bu ayıpla yaşamaya niyetli. Meclis Genel Kurulu'nun iki gün önceki birleşiminin tutanaklarını okuyunca, bunu bir kez daha olanca çıplaklığıyla gördük. Konu şu: CHP gümrüklerdeki yolsuzluk iddiaları için araştırma önergesi verdi. Dikkatinizi çekeriz; ilgili bakanın istifasına ya da düşürülmesine kadar gidebilecek gensoru değil; sadece araştırma komisyonu oluşturulması talebi. İktidar sözcüleri iddialarda adı geçen bürokrata kolkanat gerdiler. Bunun üstüne CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol söz istedi ve bakın neler dedi: "3 Kasım seçimlerinden önce Türkiye iki şeyden şikayet ediyordu: Yolsuzluk ve yoksulluk. Yoksulluğun en önemli, hatta tek sebebi yolsuzluktu. Tek çaresi vardı; milletvekili dokunulmazlığının sadece şu kürsüden ibaret olması. Hatırlayın seçimlerin arefesinde Erdoğan ile Baykal bir TV programında birlikte söz verdiler: 'Milletvekili dokunulmazlığı kürsü dışında kalkacak.' 14 yıl geçti, sizde büyük bir değişme oldu. Savcılıklardan, mahkemelerden gelen dokunulmazlığın kaldırılması talepleri jet hızıyla bir oylamada reddediliyor. Biz 4 yıldır 'Dokunulmazlıklar kalksın' diye bağırıyoruz. Siz de hep aynı cevabı veriyorsunuz: 'Herkesin dokunulmazlığı var. Memurların da var. Onları da kaldıralım.' İşte bir memurun dokunulmazlığının kaldırılması talebi önünüze geldi. Niye kaldırmıyorsunuz? Neden bakan o bürokratın yargı önüne çıkmasını engelliyor?" Görüşmeler "Milletin zamanını daha fazla heba etmemek için" kısa kesildi ve önerge AK Partililer'in oylarıyla reddedildi! Böylece Meclis'in olaya el koyması önlendi. İddia ediyoruz: Ankara gerekirse, çok köşeye sıkışırsa Rumlar'a limanları açar ama dokunulmazlığına dokundurtmaz! Asla!
|