|
|
|
|
|
|
Bio-canlandırıcılarla cildiniz de bayram etsin
Deri altına yapılan minik 'bio-canlandırıcı' enjeksiyonların ardından cilt hemen ışıldıyor, nem ve esneklik kazanıyor. Kozmetik endüstrisinin son yıllarda ulaştığı en önemli yeniliklerden biri ise kırışıklıkların en etkili düşmanı DMAE!.
Ramazan ayının ardından başlayan Şeker Bayramı'nın tatlı heyecanıyla ve kış aylarının gelmesi nedeniyle, her yerde hummalı bir hazırlık var. Unutmayın ki; ciltler de bu hazırlıktan payına düşeni almayı ve sevindirilmeyi hak ediyor. 'Bio-canlandırma' olarak adlandırılan uygulamalar; hekim tarafından kozmetiğin ulaşamadığı yere yapılan minik, deri altı enjeksiyonlarını kapsıyor. Uygulamanın ardından cilt hemen ışıldıyor, kalitesi, nemi ve elastikiyeti artıyor. Ortalama 6-8 seanslık kürler halinde yapılan uygulamalar, hem serbest radikallerin hasarını önlemede, hem de yaklaşan kış mevsiminin olumsuzluklarını göğüslemede cilde önemli katkı sağlıyor. 30'lu yaşların ikinci yarısından başlayarak düzenli aralıklarla uygulamalar yapıldığında; zamanı değilse bile etkilerini durdurmak mümkün oluyor. Önemli olan bu mikroenjeksiyonların içerikleri. 'Primum non nuocere!' (öncelikle zarar vermemek) tıbbın ilk kuralıdır. Söz konusu estetik amaçlı uygulamalar olduğunda, bu güvenlik sınırının bir kat daha özenle korunması gerekiyor. Cilt yenilemede yararlanılan maddeler ise genellikle tıpta benzer durumlarda kullanılanlar arasından seçiliyor. Bu işlemlerde, doku tamirini hızlandırmayı amaçlayan etken maddeler tercih ediliyor. Glükozamin sülfat veya hyalüronik asit gibi eklemlerdeki kıkırdak bozulmalarını tamir etmekte kullanılan etken maddeler, vücuttaki bir başka yumuşak doku olan 'deri'nin de onarılmasını sağlıyor. Tüm bu uygulamalarda öncelikli hedef; 'fibroblast' adı verilen, ciltte herhangi bir yaralanma olduğunda harekete geçip, onarımı sağlamakla görevli olan hücreler. Bu hücrelerin uyarılması, deriye elastikiyet veren liflerin yapımına kadar giden uzun, ama mutlu sonla biten bir film şeridinin akmasını sağlıyor. Cilde gerginliğini kazandıracak olan sürecin temelinde, işte bu hücrelerin adı geçen maddelerle hareketlendirilmesi bulunuyor. Bunun yanında, tabii ki bu hücrelerin bulunduğu sıvı ortamın vitamin ve mineral ihtiyacının da karşılanması gerekiyor. Bu ihtiyacın giderilmesi de yine hekimin mikroenjeksiyonlarıyla sağlanıyor. Hafif bir kimyasal veya mekanik soyma işlemi de eklenerek derinlemesine yapılan ön temizlik sonrasında, sonrasında, yüzün belli noktalarına çok kısa ve incecik iğnelerle yukarıda anlatılan maddeler uygulanıyor. Sadece yüze değil, boyun, el sırtı, kol altları, karın ve bacak içlerine de, yine cildi tazelemek amacıyla, uygulama yapılıyor. Haftada bir kez toplam yirmi dakikalık seanslar şeklinde gerçekleştirilen kürlerin yılda iki kez tekrarlanması öneriliyor. Sonuç; parlak, gergin, pürüzsüz, elastik bir cilt yapısının sağlanması ve zamana inat bu özelliklerin korunması.
C VİTAMİNİ MUCİZE GİBİ Cilt sıkılaştırma veya gençleştirme amacıyla, ağızdan alınan veya lokal olarak kullanılan kozmesötiklerden söz etmek gerekirse; yaşlanmaya karşı savaşta serbest radikallerin zararını antioksidanlarla (vitamin E, vitamin C ve vitamin A, retin-A vb.) karşılamanın büyük önem taşıdığını belirtmeliyim. E vitamininin, antioksidan özelliği ile erken yaşlanmaya ve leke oluşumuna karşı sınırlı da olsa etkili olduğu biliniyor. C vitamininin de cildin derin katmanlarına rahatlıkla ulaşabileceği ve doku tamirini tetikleyici özelliğiyle kolajen üretimini artırabileceği düşünülüyor. Üstelik C vitamininin hem renk açıcı, hem de cildin bölgesel direncini artırıcı özelliği var. Vücudumuzda rutin metabolik işlemler sırasında serbest radikaller denen zararlı moleküller ortaya çıkıyor. Bu moleküller nötralize edilmezlerse tüm hücrelere zarar veriyor. En fazla zararı da kolajen lifleri görüyor. İşte C vitamininin etkisi burada ortaya çıkıyor ve zararlı bileşikleri etkisizleştiriyor. Retin- A, tretinoin olarak da biliniyor ve ciltte 0.3 mm'ye kadar nüfuz edebiliyor. Yağda eridiğinden hücre zarını geçerek hücre çekirdeğini tamir ediyor. Serbest radikalleri etkisizleştiriyor. 4-6 ay süren Retin-A kürlerinin ardından ince kırışıklarda iyileşme gözleniyor. Dimetil Aminoetanolün (DMAE), alfa lipoik asit ve C vitamininin esteri ile kombinasyonu da, ciltte kırışıklıkların giderilmesi ve sıkılığın geri kazanılmasında yarar sağlıyor.
DR. ALİ KERİM DİLER
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|