|
|
|
|
|
|
Küçük mutlulukların farkına varmak şart
Mutluluk! Herkes onu arıyor ama kaybetmeden değeri bilinmiyor. Tadını zamanında çıkartmak biraz marifet istiyor. Ama onsuz olmuyor! Sizin için nedir mutluluk? Belki bir demet çiçek, belki sadece evde olmak ya da arkadaşlarla vakit geçirmek... Anladınız; haftanın ikinci konusu mutluluk üzerine...
* Türk insanının mutluluğuyla ilgili VISA bir araştırma yapmış. Ona göre Türkiye'nin en mutlu şehri yüzde 72 ile İzmir. İzmir insanları genelde güne mutlu başlarlarmış! Öyle mi Öcal Bey? (Röportajı yaparken Urla'da yaşayan Öcal Uluç yanımızdaydı.) ÖCAL ULUÇ: Ben İzmir'den Urla'ya kaçtığıma göre öyle birşey yok demektir.
* Demek ki siz yüzde 72'ye dahil değilsiniz! Ben eğer İzmir'e gidersem, İzmir'e iniyor. Yoksa inmez.
* Öcal Bey, neden kaçtınız İzmir'den? Ö.U.: İzmir'de mutlu olacak hiçbir şey yok. İzmir'e gezmek için gelebilirsiniz, o zaman mutlu olabilirsiniz. Ama orada yaşayan bir insan için insanı mutlu edecek hiçbir şey yok.
İNSAN ORADA ÇÜRÜYOR * Kordon var, güzel hava var, kahvaltılar var, az trafik var sonra boyoz var, kumru var. Tamam tamam, nedir sizin aradığınız? Kast ettiğiniz sosyal yaşam eksikliği mi? Ö.U.: İnsan orada çürüyor. Sosyal hayat yok! Daha 19. yüzyılın sosyal hayatında; nargile kültürü ile meyhane kültürünü geçememiş.
* Onlar neye göre mutlular bilemiyorum tabii. Bir sürü sebep olabilir mutluluk için. Mesela araştırmada Adana yüzde 48 mutlu insanıyla en gerilerde kalan şehir... (tabii araştırmaya dahil olanların içinde) Neden acaba? Yani Türk insanının yarısından fazlası mutluysa bu insanları bizim görmemiz lazım ya!
* Bir de mutlu insanların yüzde 72'si elli yaşın üstünde. Gençler daha mutsuz yani. Elliden sonra ne değişiyor da mutlu olunuyor? Yirmi yaşındaki adamın beklentileriyle benim beklentilerimi bir araya getirirsen, o benim on misli beklentiler içersinde.
* Sizin beklentileriniz neler? Ben beklentilerimin çoğuna ulaşmışım. Bu yaşımdan sonra zaten fazla bir beklentim yok.
* Peki hepimiz için geçerli bir mutluluk formülü var mıdır? Mutluluğun formülü olsaydı bütün insanlar mutlu olurdu.
* Hani derler ya, güne gülerek başlayın, pozitif düşünün, geçmişi düşünmeyin... Ben kendi felsefemi her zaman yazıyorum köşemde. Devamlı ve uzun bir mutluluk yok. Küçük mutluluklar vardır. Onlarla mutlu olanlar genelde mutlu insanlardır, öbürü hayat boyu bekler. Şöyle yaşam koşullarında, şöyle harika bir eşle falan filan.
* İsteklerin limitleri yok çünkü... Mutluluk diye bunları sayarsan, hayat boyu mutlu olduğunu hissedemezsin. George Simenna'nın bir lafı var. Bütün romanlarını Eyfel Kulesi'ndeki restoranda bir masası varmış; orada yazarmış. Gazeteci diyor ki; "Üstad çok mu seviyorsunuz Eyfel Kulesi'ni?" "Hayır" diyor Simenna; "Bu lanet kulenin Paris'ten görünmediği tek yer burası!" Yani bir şeyin içinde olduğun zaman hayat boyu onu göremezsin!
HAYALLER ENGELLİYOR * İnsan her gün onu mutlu eden şeyleri kaybedince fark edebiliyor ne yazık ki! Sabah kapıdan çıktığında bir komşunun sana gülümsemesi mutluluk ama farkında değiliz.
* Nedir bizi bu farkındalıktan alıkoyan? Hayallerimiz! Hayallerimizin mutluluk olduğunu sanıyoruz. İştahla yemek yemenin en büyük mutluluk olduğunu biliyor musun?
* Bilmez miyim... Ben bir sene hastanede yattım, hiçbir şey yiyemedim. Şimdi benim için en büyük mutluluk şu fasulye pilava kaşık sallamak.
* Ama yine bir sürü mücadele var mutluluğu elde edebilmek için. Kaç kişi sevdiği işte çalışabiliyor? Kaç kişi özel hayatında kolay kolay mutluluğu yakalayabiliyor ki? İşte bununla mücadele etmenin yolu küçük mutlulukların farkında olmak. Ağabeyim İzmir'den geliyor, iki gün vakit geçiriyoruz; işte mutluluk bu!
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|