|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kararlarımı hep kendim verdim
Benim huzurlu ve neşeli geçen bir yaşamım oldu. Ancak bunda benim ruh halimin de katkıları olduğunu düşünüyorum. Her zaman mutluluğu seçen bir çocuk oldum. Ne yapar ne eder, alttan girer üstten çıkar, benimle ilgilenmelerini sağlardım. Huzurlu bir ailemiz vardı. Sevgilerini göstermekten çekinmez sever, okşar, mıncıklarlardı. Hem anneme hem de babama çok yakındım. Tabii babama karşı saygıdan doğan bir korkum vardı ama diğer yandan ona nazım çok geçerdi. Asla şımarık bir çocuk olmadım. İstediğim şey alınsın, istediğim şey yapılsın diye asla tutturduğumu, ısrar ettiğimi bilmem. Akıllıydım, tabii ki hatalarım olurdu ama ben onlara yansıtmaz, kendi kendime düzeltmeye çalışır, kamufle ederdim. Mesela lisede bir yıl notlarım yerlerde sürünüyordu, başarısızdım. Ancak bunu onlara yansıtmadım. Her şey harikaymış gibi gösterdim, çok çalıştım ve liseyi takdirnameyle bitirdim. Bana güvenirlerdi, istediğim şeyi başaracağımı bilirlerdi.
KORKUYORUM
Ben anne olmaktan biraz korkuyorum. Çocuğumun anne olarak beni yargılamasından korkuyorum. Çünkü sanıyorum ben kendi anne babam kadar rahat büyütmeyeceğim çocuğumu. Anne ve babam bana sonuna kadar inanıp güveniyordu. Ben biraz daha dikkatli davranırım. Hatta fazla ilgiden boğabilirim çocuğumu çocuğun en yakın arkadaşı değil, annesi olmalı. Bu çizgiyi iyi tutturmak önemli. Ben hiçbir şekilde sert eleştiriler ve kıyaslamalarla karşılaşmadım. Ailem elbette eleştirilerde bulundu ama sınırını hep kontrol altında tuttular. Beni kırmadan, yaralamadan, hakarete vardırmadan hatalarımı gösterdiler. Asla "falancanın çocuğu şu sınavdan çok iyi not almış sen neden almıyorsun" gibi kıyaslamalar yapmadılar. Beni yargılamadılar. Kararlarımı verme konusunda özgürlüklerim oldu. Çünkü sonuçta herkes kendi hayatını yaşıyor, farklı seçimleri var. Benim için mühim olan, onlar için olmayabilir. Buna saygı duymalılar
BÜYÜTMEKLE OLMUYOR Türkiye'de genel olarak aileler gençlerle ilişkilerinde şu yanlışa düşüyorlar: Sadece para verip, eksiklerini tamamlayıp büyütmekle olmuyor. Gerçekten ilgilenmek, ne istediklerini anlamak çok önemli. Durup bakmak gerekiyor gençlere. Çocuğu iki sene boyunca uyuşturucu kullandığından haberi olmayan aileler var. Anne, baba olmak sorumluluk istiyor, çocuğun arkadaşlarını yakından tanımak çok önemli. Ailelerin asla gençleri pamuklar içinde yetiştirmemeleri gerektiğini unutmamaları gerek. Çünkü o pamukların arasından sıyrılıp gerçek hayatla yüzyüze gelince sonuç hüsran oluyor. Her şeyin bal börek olduğu ailelerde yetişen gençler hayata çok geç ve çok zor dahil oluyor. Sonra kırılmalar, üzülmeler ve ilk zorlukta pes etmeler başlıyor. Ailelere düşen en büyük görev, gençleri hayatın gerçekleriyle en erken zamanda yüzleştirmek.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|