Sosyal politika ölmüş diyeler
Prof. Cahit Talas ölmüş. 89 yaşında. Allah rahmet eylesin. Talas, uyduruk demokrasimiz ile kaydırık kapitalizmimizin "asgari vicdan" ı olmaya, vicdanı kurumlaştırmaya çalışan bir "Çalışma" cı idi. Memleket hakikaten "kapitalist demokrasi" ise, anayasada "sosyal devlet" yazıyorsa, ciddi bir şey olduğuna inanırdı. Nice siyasetçi, darbeci, işadamı, gazeteci, hatta zamane demokratı umursamasa da, demokratik kapitalizmin, "işçi sınıfı mücadeleleri" yle "vicdan" edinebildiğini; Ona "sosyal politika, sosyal devlet" filan dendiğini anlatmaya çabalardı. "Sendika, emeklilik, sigorta, toplu sözleşme, iş hukuku" gibi, kiminin tiksindiği, ağzına almadığı, alana biber sürdüğü, demode saydığı, komünizme yamayıp daha kolay küfür edilmesini umduğu, onlara tutunan insanları aşağıladığı ve aşağılara yuvarladığı kavramlar, değerler, kazanımlar!
"Cahit Hoca" Mülkiye'de "Sosyal Siyaset" kürsüsü kurmuştu. 12 Eylül'ün "demokrasiye geçiren" kuşkusuz "En büyük Atatürkçü" generalleri, şimdi demokrasicilik oynayan iş dünyasının o günkü babalarına armağan olsun diye "sosyal politika" yı ezmişti ya; "Emir profesörü" YÖK de, hiç utanmayan koca koca profesörler eliyle, üniversiteden "düşünce" atıyor ve tadilat yapıyordu. "Cahit Bey" in kürsüsünün adı yurt çapında infaz edildi; "sosyal" ile "politika" yasaktı ve ilelebet milletin aklından, kalbinden sökülmeliydi. Bu nevi kürsüler "Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri" oldu. İlişkili duruma kavuştu! Bir darbeyle doğan "sosyal politika" fikrini, bir başka darbeyle, aynı "Atatürkçülük" iddiasındaki askerler yok ediyordu. Bizden de onları sanki hep aynı görüştelermiş gibi değerlendirmemiz isteniyordu.
Bir diğer "sosyal politikacı" Prof. Alpaslan Işıklı'ya göre, "Cahit Hoca" o dersi çoktan almıştı. 12 Mart yandan darbesinde gözaltında 18 gün "çok hoyratça muamele" ye maruz kalmıştı. "Kendisi gibi yurtsever, Atatürkçü bir insana böyle şeylerin nasıl yapılabildiği" ne şaşırmıştı. Şunu da sormuş muydu, bilmiyoruz: "Yurtsever, Atatürkçü olduğunu söyleyen insanlar böyle şeyleri nasıl yapabilirdi!" İşte o 12 Mart'tan şu 12 Eylül'e gelindiğinde, Cahit Talas kazınan kürsüsünün, arkadaşlarının, öğrencilerinin peşinden emekli oldu.
Talas, 1961'de "Çalışma Bakanı" sıfatıyla, "Avrupa Sosyal Şartı" nı imzalamıştı. Sosyal haklar, insan haysiyetine uygun çalışma ve ücret vesaire. "Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" nin sağlı sollu politikacıları, askeri iktidarları, işadamları ve ağaları bu "imza" yı önce 28 yıl uyuttular; hukuka geçirmediler. Daha doğrusu, hakka, hukuka geçirip durdular! Sosyal Şart'ı ilk imzalayan 16 Avrupa ülkesinden Türkiye, ancak 28 yıl sonra bunu "sözde" uygularken, kuşa döndürdü. Her yanını çekincelerle bezedi. "Sosyal politika" ile "sınıf mücadelesi fikri" zaten "Kenan Paşa ve heyeti" nce oyulmuş, sözde haklar da öksüz bir kuş gibi, hem de zincirlenip kafese konmuştu. Bir sır vereyim mi: "Kenan Paşa" nın "Şart" a zulmü ne ise, sonraki ve bugünkü sivil arkadaşların tavrı da daha şefkatli olmadı. Darbeninki eşsiz olsa da, sanki, her iktidarın ilk şartı, altta kalanın canını çıkarmaktı!
"Cahit Hoca" böyle bir sermaye, demokrasi, darbe, sille, üniversite, şart şurt ve postallanmış sosyal politika tarihinde, "Ulan şu düzeniniz azıcık namuslu, birazcık insani, bir parmak vicdanlı olsun" diye düşüne, yaza, anlata ve üzüle üzüle bugünlere geldi ve veda etti. Böyle demek tuhaftır, keşke daha da çok olsaydı ömrü ama; bu ahval ve şerait altında, yine uzun yaşadı inadına! Şimdi "sosyal politika" nice demokratın mönüsünde dahi yok. Demokratlık var ama sosyallik modaya uymuyor.
|