| |
|
|
Asansörde 2 kişi..
AMERİKALILARIN bu köşede zaman zaman tekrarladığım bir anekdotu vardır. "Bir asansörde iki kişi varsa ve bunlardan biri gaz kaçırsa, kimin gaz kaçırdığını ikisi de bilir.." Ersun'a sempati, Hakan'a antipati beslediğini çok yakından bildiğim (Şimdi gene yarım sayfa yazı döşenip aksini iddia eder, bakmayın. O Fenerli olduğunu da inkar eder, "Tarafsız" görünme adına) Mehmet Demirkol'u uzun uzun okudum Salı günü.. Uzun uzun, başlık başlık, yarım Milliyet sayfası Hakan yazmış çünkü.. Yazmış da.. İnanın sonunda ne dediğini pek anlayamadım. Ola ki, benim anlayışım kıttır.. Bütün bu yazının içinde altını çizdiğim satırlar var ki, büyük haber.. Satır aralarında bomba haber.. Ersun Yanal'ı sarsacak bir ifşaat.. Ersun Hoca, o sıralarda durmadan "Hakan'ı teknik sebeplerle almadım" diye bas basa bağırıyor, ben de ortaya istatistik kanıtlar koyarak "Sebep bu değil, doğruyu açıkla Hoca" diyordum ya, Ersun hiç yanıt vermezken.. Şimdi Mehmet "Tabii ki sebep teknik filan değildi" diye Ersun'un ağzından gerçeği itiraf ediyor.. Peki ne?.. İşte geliyoruz asansöre.. "Zorlu Otel'de, Hakan Şükür'ün odasında ne yaşandı da Yanal, yardımcım olacak dediği Hakan'ı dışarıda bıraktı. Bunu taraflardan biri konuştuğunda öğreneceğiz." Adres bile verilerek, iki kişi arasında yapılan bir konuşmanın varlığını açıklıyor Mehmet.. Peki Zorlu Otel'de hem de Hakan'ın odasından gazı kim kaçırmış olabilir Mehmet'e sizce?.. Mehmet'in Hakan'ı bitirmek üzere planlanmış imasını anladınız sanırım.. Benim anlamadığım.. Mehmet ya biliyor, ki olay ona Ersun Hoca tarafından nakledilmiş belli, ama bilmezden geliyor.. Böylece meraklar ve dedikodular büyüyecek, "Hakan kim bilir ne halt etmiş" diyecek millet.. Ya da kötü gazeteci.. Aylarca spor sayfalarının manşetlerinden inmeyen bir gündemin en can alıcı, gazetecilik olarak en "Bomba" olayından haberin olacak ama içerde neler konuşulduğunu, üstelik taraflardan birine, enseye tokat yakınken merak etmeyecek, öğrenemeyeceksin. Mertçe demeliydi ki.. "Bana yazılmamak üzere söylendi, biliyor ama susuyorum. Gerekirse taraflardan biri açıklar.." Ama Mehmet, Ersun Hoca ile o kadar yakın olduğunun bilinmesini de, tarafsızlığı (!) açısından istemez.. Velakin, işte beşer şaşar, kendi tuzağında suçüstü yakalanır.. Mehmet asıl düşüncelerini sütunlarında ya da ekranda değil, kapalı kapılar ardında söylemeyi sever, "Mehmet böyle düşünüyor" diyene de küser!.
Mehmet, başından beri yakından izlediğim, beğendiğim, fevkalade destek olduğum bir gazeteci ve sevdiğim bir insan.. Bunu kendisi de bilir. Takıntıları var. Onu yanlışa sürükleyen takıntıları.. Bir de kendisine gelen e-maillerin çok etkisinde kalıyor. O yüzden kafasının içi ile dışı başka oluyor. Yeteneğini biliyor, zaman içinde düzeleceğini düşünüyor, yazılarını her zaman ilgiyle okuyor ve dikkate alıyorum. Ona değer vermesem, köşemde bu kadar yer işgal eder, adı bu sütunlarda geçer miydi?..
|