| |
|
|
"Sporda özerklik" aceleye mi geldi?..
Ana spor değil mi atletizm.. Sporların birincisi.. Lafla değil.. Bilim olarak.. Her sporcu önce atlet olmak zorunda değil mi?. Şimdi Türkiye, Atletizm Federasyonu Başkanını seçiyor.. Dört aday var.. İkisinin adını ilk defa duyuyorum.. 1955 yılından beri atletizm içinde olan ve yarım asırdır Atletizm yazan ben ilk defa duyuyorsam, anlayın gerisini.. Zaten kongrede de duyan yokmuş ki, biri 4 oy almış, öteki 3!.. Peki bilinenler kim?.. İki Mehmetler.. Geçmişlerinde parlak bir atletizm kariyeri yatan Mehmet Yurdadön ve Mehmet Terzi .. İkisini de tanırım. İkisini de severim.. İkisine de gururla "Dostum" derim. Pırıl pırıl insanlardır. Peki ama, Türk atletizmini yönetmek için "İyi insan" olmak yeterli midir?. İşte orda durun.. İki Mehmetlerin ikisi de arka arkaya Atletizm Federasyonu Başkanlığı yaptılar ve ikisinin devrinde de atletizmimiz yerlerde süründü.. Perişan oldu.. Yok oldu.. İkisinin de hayat boyu federasyon başkanlığına atanmaları söz konusu değildi. İkisi de "Özerklik" denen sistem sayesinde bu koltuğa ulaştılar. İkisi de çok kötü yönettikleri halde, yeniden aday oldular. İkisi de çok kötü olduğu halde biri seçildi.. Hangisi?.. İktidarın adayı olanı.. Mehmet Yurdadön, CHP Milletvekili Adayı olabilmek için Dünya Şampiyonası sırasında takımı terk edip, yurda dönmüştü. Olamadı, ama damgalandı. Buna karşılık Mehmet Terzi, Genel Müdür vekili (Yıllardır asil olamayan, olmayı da hak etmeyen) üçüncü Mehmet, Mehmet Atalay'ın yağmurda şemsiyesini tutacak kadar (Cumhuriyet Spor/ 10 ekim/ Cüneyt E. Koryürek) iktidar adamı olunca, onun nimetlerinden yararlandı ve tekrar seçildi. Şimdi ne olacak?.. Dört sene daha ziyan.. Bunun böyle olacağını da herkes biliyor.. O zaman hata nerde?.. Hata sistemde.. Özerklik tepeden inme verilmez.. Verilirse işte böyle olur.. Atletizm Federasyonu'na özel kalem müdürü olamayacak kişiler, Başkan koltuğunu işgal ederler.. Özerklik bir yapılanma tamamlandıktan sonra gündeme gelirse yararlı olur. Türk Atletizmi kulüpler bazında sağlam temellere oturduktan, bu kulüplere, ama sadece bu kulüplere kendilerini yönetecekleri seçme hakkı verilir. Şu veya bu sebeplerle başka kurumlara, özellikle de devlet bürokrasisine değil. O zaman bu kadar yanlış seçim mümkün olmaz.. Olsa da, sistem oturduğu için, yanlış kişi fazla zarar veremez. Bu ülkedeki en siyasal iktidarlar bile, bu iki Mehmet'i başkan atamaz, kendi yandaşları içinden en uygun olanı seçerlerdi ki, başarılı olsunlar ve bu başarı kendi siyasal düşüncelerine yazılsın. Oysa, bir duman, bir sis bulutu içinde "Özerklik" dedin mi, ortaya çıkan tablo bu oluyor işte..
Geçmişin ünlü atleti, bugünün başarılı iş adamı Taner Demir'e Salı İftarında sordum, "Neden aday olmadın" diye.. "Ben manyak mıyım" dedi. Haklıydı.. Aklı başında bir adam, dünya dehası da olsa, böylesi bir seçim ortamında kazanmasının mümkün olmadığını bilir, kendini rezil etmemek için, kongrenin yanından geçmezdi. Hiç kimse de geçmedi zaten.. Yanlış sistem yanlış adamları seçmeye devam edecektir. Türk atletizmi yerlerde sürünmeye devam ederken.. Bakalım Dördüncü Mehmet, Spordan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, bu gelişmelere bakıp bir şeyler düşünmeye devam edecek mi?.
|