|
 |
 |
 |
|
 |
 |

  |
|
'Özgür ifade susturuluyor'
Yazarın Ermeni tasarısıyla ilgili Fransa'nın önde gelen gazetesi Le Monde'da bugün yer alacak yazısının özetini aynı gün yayımlıyoruz.
Şimdiye kadar TCK'nın 301'inci maddesi, gazeteciler, editörler, yayımcılar, yazarlar dahil, eleştirel düşünceleri olan kişilere karşı dava açılabilmesi için kullanıldı. Bu açıdan benim davam uzayıp giden mahkemeler arasında sadece yeni biriydi. 301'inci madde değiştirilmediği ya da iyileştirilmediği sürece Türkiye'de yeni çok daha fazla davalar olacaktır. Özellikle de Ermeni sorunu gibi tabu kabul edilen konularda. Ancak şimdi, Fransız Parlamentosu "Ermeni Soykırımı Tasarısını" oylarken; benzer davaların Fransa'da da olabileceğinden endişeleniyorum.
KADER
PAYLAŞMAK Birçok ülkenin geçmişinde üzücü dönemler vardır. Buna Türkiye dahil. Bu temel gerçeği reddetmek ve 1915 olaylarıyla ilgili herhangi bir imada bulunmak, benim ülkemde açık bir demokrasinin önünde tökezleten engel olarak duruyor. Geçmişteki kritik olaylarla ilgili tarihsel duyarlılık ortaya çıkarmak önemlidir. Bu olaylar ne kadar karanlık olursa olsun... Bellek, demokratik kültürün olgunlaşması için bir sorumluluk ve bir önkoşuldur. Biz Türkler, Ermeniler'in kederini paylaşmalıyız, paylaşabiliriz. Acılarına saygı duymalıyız. Biz Türkler geçmişimizin karanlık sayfalarıyla yüzleşebiliriz, yüzleşmeliyiz. Yeni düşmanlık tohumları ekmek için değil, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek kurmak için dedelerimizin hatalarını konuşabiliriz. Ancak Fransa'daki son gelişmeler, çok derinlere inen bu tarihsel sorunu çözmede olumlu rol oynamayacaktır. Ne zaman ki devletler tarihin bir versiyonunu diğer tüm alternatifleri hiçe saymak pahasına dikte etmeye çalışırsa, sadece ifade özgürlüğü değil tarihin gerçek yararı bastırılmış olur. Nihai amaç ne kadar iyi niyetli olursa olsun, böylesi girişimler sadece durumu daha da kötüleştirecektir. Türkiye'nin Ermenilerle olan tarihi tüm taraflar için fazlasıyla hassas bir konudur ve bu eski yaranın kapanması ancak Ermeniler ve Türkler birbirlerini duymaya başlarsa yavaş yavaş mümkün olabilir. Eğer Fransa devleti Türkiye'ye yasa aracılığıyla baskı uygularsa, aşırı uçlar daha fazla aşırı uçlar yaratacaktır. Avrupa'daki Türkiye karşıtı hisler, buradaki Türk milliyetçiliğinin ekmeğine yağ sürecektir. Şimdiden sert tepkilerin gelmeye başladığını görüyoruz. Bazı gazeteler Fransız mallarına boykot çağrısı yapıyor, bazı politikacılar ise "Cezayir'deki Fransız soykırımı" yasası geçirmek gibi misilleme tedbirler alınmasından söz ediyor. Daha da önemlisi bu yasa sıradan Ermeni ve sıradan Türkler arasındaki ilişkileri bir nebze bile iyileştirmeyecektir. Gerçek bir değişim aşağıdan başlar, üstten değil. Ancak bireyler ve halklar tarafından gerçekleştirilebilir, devletler ve politikacılar tarafından değil... Eğer Fransız devleti bu yasayı onaylarsa, Türkiye'deki sertlik yanlıları ellerini güçlendirecektir. Kısasa kısas politika kargaşasında erkek egemen, milliyetçi bir dil hakim olacaktır. Ve bastırılan, unutulan, Ermeni ve Türk kadınların, Ermeni ve Türk ninelerin hikâyeleri olacaktır...
|
|
|
|
 F. Erkin KÜÇÜKKARAGÖZ 13.10.2006 01:49:10 Düşünce özgürlüğünü savunan bir insanım. İsteyen herkes istediğini düşünsün, yazsın, konuşsun. Fakat eleştirinin şahıslara, toplumlara, ve devletlere hakaret seviyesine ulaşmaması şartıyla. Bu bağlamda 301 yerinde bir kanundur ve bir çok Avrupa ülkesindede benzer kanunlar vardır. Burada savcılara büyük iş düşüyor. Eleştiri ile hakareti ayırt etmeleri gerekmekte.
Lakin bu yazarımız diplomat çoçuğu olduğu için Türkiye'de pek bulunmamış. Belli ki Türk tarihinide öğrenme fırsatı bulamamış.
Geçmişimizin tek kara sayfası varsa o da tarihimizde Avrupalılar gibi sömürgeci olmayışımız, hükmettiğimiz yerlerdeki insanların dillerini ve dinlerini silah zoruyla değiştirmeyişimiz. Evet, gerçektende büyük hata yapmışız. Bunu yeni anlıyoruz.
Bu hataya düşmeseymişiz bugün Fransızca'dan çok daha fazla konuşulan bir dil olurdu Türkçe!
 tunc demir 13.10.2006 01:24:33 sayın yazarımız belkide türk degildir açıkçası toplumun bu kadar önünde durup gerçeklerden kopup yaşamak ya cahilliktir yada vatan hainligidir ama bu ikisinden de biri degilse yazarımızın sorunu en başta da dedigim gibi TÜRK olmamaktır !!!
 kerime karaman 13.10.2006 00:41:53 ermeni soykırımı ile neden bukadar uğraştınız,neden bu konu üzerine bir roman yazdınız.ülkeniz insanı veya Türk insanının yaşadığı zulümler ile ilgili bir roman yazamazmıydınız.Balkan göçü,Sovyet Rusyasında yapılan sürgünler,Bulgaristanın yaptığı asimilasyonlar,Halepçe katliyamı,kıbrısta Türklere yapılanlar,Doğu Türkistanda Yapılan zulümler,bunlarda karanlık bir nokta yokmuydu.amacınız bağcıyı dövmek galiba.Sarı gelin edebiyatını bırakın artık.Hıııı....Sana kalmamış benim ninemi dert etmek.Sen kendi ninenin tarihine bak....mesajını bekliyorum avrupa ve amerika lobilerinden vakit bulursan ben burdayız....
|
|
 |
|
 |
|