Rakamlar büyük. Oransal boyut endişeye sevk ediyor. Dış borçlar ve cari açıkta gelinen noktanın risksiz olduğunu savunanlar, yenitezler,yeniargümanlar yaratmaya çalışsalar da olası sorunu derinleştirmekten başka bir işe yaramıyorlar. Paniğe kapılıp ben özelsektöründışborçlanmasındakihızlanmayı3senedirsözlüolarakhermahfildeherfırsattaaktardım diyen arkadaşlar biraz kendilerini toparladılar.Yeni tezleri; ABD battığında, Cumhurbaşkanlığı seçiminde iktidardaki parti Meclis aritmetiğine göre değil Türkiye'nin siyasi dağılımına uygun davranırsa biz bu işten en az hasarla çıkarız. Hatta hammadde fiyatları dip yapacağından Türkiye için yeni fırsatlar doğar. Tez olağanüstü. Piyasalaraihtiyacıolanmoralidamardanveriyor . Ülkemizi ziyaret eden yabancı yatırımcılar, Londra'dan bizim çocuklar da aynı görüşleri savunuyorlar. Ama Hazine kağıdında yabancı payı Mayıs öncesi seviyeye bir türlü yaklaşamıyor.Türk piyasasını en iyi bilenlerden olduğuna inandığım AliAğaoğlu, Hazine kağıdındaki yabancıların likiditesi en yüksek gösterge kağıdı tercih ettiklerini yazıyor. Gösterge kağıdın tanımı değiştiğinde yabancılar da yenisine geçip faiz yükseltiyorlarmış. Tercih,likiditesienyüksekeldençıkartmasıenkolaykağıttakalıptehlikeanındapiyasadançıkışzararınıminimizeedebilmek. TCMB'nin likidite kağıtları ile ilgili düzenlemeyi bu günlerde yürürlüğe koyması da belki de aynı hazırlığın bir parçası. Söyleyesöyleyekendimizdeinanırsakgerçektensıkıntıhafifatlatılabilir! İnandırabilme başarını ölçebilmek için yabancı yatırımcı iyi gözlemek gerekiyor. Ne zamanki likidite endişeleri ortadan kalkar sabit faizli uzun vadeli kağıda ağırlık verirler o zaman değerimizin bilindiğini anlarız. Yalnız Salih Hoca'nın ABD ekonomisinin 'balonsuz' yaşayamayacağı tezini gözardı etmeyelim. Salih Neftçi'ye göre ABD'de FED'in yeni bir balon başlatma olasılığı yüksek. Benzer bir görüşü Osman Ulagay da dile getirmiş. Global riskin gerçekleşmesi ihtimalindeki artışın bir 'dehşetdengesi' yarattığını söylüyor. Dehşet dengesinin panzehiri ise iyimserlikmiş . İyimserliğin ne kadar süreceğini kestirebilmek tabii ki mümkün değil .İlkçıkanın her zaman enkarlıolduğu günleri hep yaşadık. Çıkış olduğunda döviz basamıyacağımıza göre talebi karşılamak kuru nereye sürükleyebilir bilemem. Bizim de bir yumuşak geçişe ihtiyacımız var ama yaklaşan seçim ortamında hangi makro çözümü üretebileceğiz? Ya da 2001 krizi sonrasında bankalara yaptığımız gibi özel sektörün de tüm dış yükümlülüklerini üstlenmek zorunda mı kalacağız? Bunun bilimsel adı 'defacto'mikroreform olabilir mi? En kötü ihtimalle borçlu şirketleri uygun fiyattan yabancı alacaklılara devredip 'Schumpeter' mikro reformlara el koydu deriz. Kendisi 'yıkım' işlerine bakan 'yapıcıkıyım' öğretisi ile literatür olmuş Avusturya'lı bir akademisyendi. Darwin'in en güçlü sağ kalır, dünya kendini bu yolla sağlıklı biçimde yeniler tezini serbest piyasa ekonomisine Schumpeter uyarlamıştır.Buradan Nitzche'yeHitler'e de dalacağım ama ağır felsefe olacak. Dış borçlardaki artışın temel kaynağı olan cari açıkta da tartışmalar enerji faturası üzerinden yeni bir boyut kazandı. Petrol fiyatlarının tepe üstü dikildiği bir ortamda geçmiş cari açığı enerji fiyatları ile açıklamaya çalışmak çok ilginç. Benzeraçıklamaları2000yılındagörevicabıyabancıyatırımcılarabizdeyapıyorduk . Sizce çare oldu mu? ErcanKumcu petrol fiyatlarındaki artışın diğer fiyatları da etkileyerek döviz gelirlerimizi de yukarı çektiğini bu nedenle petrol fiyatları düştüğünde cari açığın hesaplanan kadar gerilemiyeceğini vurguluyor. AbdurrahmanYıldırım ise uluslararsı piyasalarda Brezilya, Rusya kategorisinde kaldığımız sürece bizim için değişen pek bir şeyin olmayabileceğini tartışıyor. Her ikisi de son derecede haklıdırlar ve gerçek anlamda İstanbulbeyefendisidirler . Ben ise yazı hayatına 'kamyonculokantalarını' anlatarak başladım. En karmaşık konuyu bile tek cümle ile kolayca ifade edebilen halkım böyle durumlar için 'dışborcadönüşmüşcariaçığındavasıolmaz' der. Peşine de halam amcamlı, teyzem dayımlı 'şartlı' cümleyi ekler. Özel sektör boçlanmasının Türkiye'nin geleceğine etkisini de yazacaktım ama bir sonrakine kalsın. Pazartesi günü beni gazetede görünce şaşırmışınızdır. Bu, bundan sonra pazartesi günleri de bana yer verilecek anlamına gelmiyor . Ancak TürkparasınaheleAtatürk'ü,heleulusalbütünlüğümüzüdekullanaraksaldırmayayeltenenolursahakettiklericevabıvermekiçinheranyanınızdaolabilirim.