| |
|
|
Üç!.. Kalabalık..
AMERİKALILAR "İki keyif, üç kalabalıktır" derler.. Sen, Ben ve Dupree bu tez üzerine kurulu bir film sanki.. Yeni evli bir çiftin evine üçüncü yerleşirse ne olur?. Matt Dillon ile Kate Hudson nikah sonrası evlerine Owen Wilson ile birlikte girerler ve şenlik başlar.. Owen Wilson önemli bir tip.. Hayranları var, kulüp kuracak kadar.. Nefret edenleri var, filmlerinin oynadığı sokaktan geçmeyen.. Bizim Haşmet ikinci guruptan.. Ben Owen'e gülenlerdenim.. Gene güldüm, özellikle ilk yarıda.. Yani eve yerleşen Owen'in sakarlıkları ortalığı duman ederken.. İkinci yarıda olaylar durulup fikirler öne çıkmaya, film mesaj vermeye başlayınca, tempo da düştü, sinemadaki gülme sesleri de.. Oysa mesaj çok güzeldi.. "Adın ne?.." "Hıncal.. Haşmet.. Ahmet.. Mehmet!.." "Hayır.. Hıncal olmak.. Haşmet olmak.. Ahmet olmak.. Mehmet olmak.." Başkasına benzemek değil, kendin olmak, kendin kalmak.. Goldie Hawn'ın kızı Kate Hudson şirin.. Matt Dillon bana durmadan Jim Carey'i hatırlattı, fiziği ve oyunu ile.. Michael Douglas da var filmde, gelinin babası rolünde.. Hey gidi hey.. Biz sinema izlemeye başladığımızda babası Kirk, jöndü.. Geçiniz, oğlunu eskitiyoruz şimdi.. Hey gidi günler.. Laf karışmadan.. Owen Wilson hayranları, en azından antipati duymayanlar için hoş bir komedi..
|