Erdoğan'a iletilecek rica...
DYP lideri Mehmet Ağar'ın, sahur programı dolayısıyla saat 03.00'te yatmışız... Yarım saat geçmeden camları titreten patlama sesiyle ayağa fırlıyorum. Kaldığım otel katında bulunanlar da koridora çıkıyor. Pencereden bakıyoruz, herhangi bir telaş veya heyecan belirtisi görülmüyor. Siren sesleri de duyulmuyor. Otel çalışanlarından biri telaşımızı, "Belediye havai fişek attı..." diyerek yatıştırıyor. "Bu saatte mi?" soruma, "ne kadar cahilsin" imasını yüzüne kondurup yanıt veriyor: "Ramazan topu olarak biz buralarda artık havai fişek kullanıyoruz..."
Sivil inisiyatif Kafamdaki önyargılı algılama yanlışlığı ile Anadolu'nun "Ramazan topu" geleneğini unutmanın mahcubiyeti içinde yatağıma dönüyorum. Ağar ile birlikte üç gündür dolaştığımız Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa karşılaştığımız manzara da batıdan doğuya bakıştaki algılama hatalarını sergilemeye yetiyor. Hemen belirtelim, her üç ilde gece yarısı insanlar güven içinde dolaşıyor. Hatta, İstanbul'daki kapkaç ve hırsızlık sorunu da burada yok. PKK'nın silahlarını susturma kararı sonrası bölge daha da rahatlamış. Ortaya çıkan güven ortamının devamı için oluşturulan "sivil inisiyatif grubunun" arayışı bir yol haritasının ortaya konulmasına aracılık etmek. "Ortak toplantı olsun" Sivil inisiyatif hareketine önderlik eden Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kudbettin Arzu da dünkü sohbetimizde söze şöyle başlıyor: "İnsanların kafasında bir umut süreci var, bunu iyi kullanmak zorundayız..." Ardından DYP lideri Mehmet Ağar'ın, sürecin iyi kullanılması için hükümete yaptığı "inisiyatifi alın, riskini üstlenmeye hazırım" çağrısını "etkili ve cesur bir adım" olarak yorumluyor. "Ağar'ın geçmişte devlet içindeki görevlerine de bakınca sözleri çok daha önemli hale geldi" diyor. DYP liderinin bakış açısının diğer siyasi partiler tarafından da hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizip ekliyor: "Zaten bizim bundan sonraki adımımız, başta Sayın Başbakan olmak üzere siyasi parti liderleri ile görüşmek ve taleplerimizi onlara da iletmek..." Başbakan Erdoğan'la yapacakları görüşmede bir ricada bulunacaklarını belirterek şöyle açıklıyor: "Sayın Başbakan'dan parlamentoda temsil edilen siyasi parti liderleriyle bir araya gelip, bu sürecin devamına ilişkin ortak bir tavır belirlemesini rica edeceğiz. Hatta olabiliyorsa parlamento dışından mesela MHP'nin de arasında bulunduğu bazı partiler de liderler zirvesine çağrılmalı..." Ortak bir dil ve tavır belirlenmesinin dahi sonuca katkı yapacağını vurguluyor. Çatışmayı tetikleyen değil, çözümü öneren bir formülün biran önce bulunması gerektiğini söylüyor.
En büyük sorun Ağar da önceki gece Birecik'te sahur sırasında sohbet ederken benzer bir yaklaşım getiriyor: "Türkiye'deki en büyük sorun, MHP-DTP'nin terör, CHP-AKP'nin laiklik yaklaşımındaki iki uçluluk. Bu meseleyi halletmemiz gerekir..." Diyarbakır'daki açılımına hükümet ve bazı partilerden gelen tepkileri anımsatıyorum, siyasi olarak partisini riske sokup sokmadığını soruyorum. Şöyle yanıt veriyor: "Unutulmasınlar, Mehmet Ağar Türkiye'nin en zor, herkesin umudunu yitirdiği günlerde, kimsenin almadığı riskleri alıp giden ve sonuç alan bir adamdır..." Sözlerine, doğudan çok, işadamı, turizmci, öğrenci ve öğretim üyelerinin de arasında bulunduğu batıda yaşayanlardan destek aldığını söylüyor. Anlaşılıyor ki Ağar, sosyal demokrat açılımla doğudan batı seçmenine yöneliyor.
|