| |
Fransız'ın biri bir kuyuya...
Prof. Dr. Ergun Aybars 700 sayfalık "Cumhuriyet Tarihi" adlı kitabının "Ermeni tehciri" bölümünün sonunda şöyle der: "Eğer ABD ve Avrupa' nın yaptıkları göz önünde tutulursa, Türkiye bu listenin en son sırasında yer alır." Fransa "kendi dününü" unutuyor. Üstelik "İnsan Hakları Evrensel Bildirisi" yayınlandıktan sonra Cezayir'de yaptıklarını.
Daha geçenlerde Kars'ta bir resim çektik. "Ermenistan sınırının neredeyse bitişiğindeki" Subatan köyünde. Köyün girişinde bir "anıt" vardı. "Kaidesinde" şunlar yazılıydı: "Bu anıt Ermeniler tarafından bu köyde 1918 yılında katledilen Türkler' in anısına inşa edilmiştir."
Van'da da "Ermeni Mağdurları Derneği Başkanı" İkram Kali ile birlikte "Zeve" köyüne gitmiştik. Zeve, Van Gölü'nün kıyısında. Ermeniler "bölgeyi" basmışlar. 7 köyün insanı, kadın erkek, beşikteki bebek Zeve köyünde toplanmışlar. Ermeni çeteciler "silahsız 2.500 sivili" katletmiş.
Zeve'de şimdi bir anıt var. Yüksekliği 19 metre 18 santimetre. "1918"i sembolize ediyor. 1918, Van'ın Rus işgalinden ve Ermeni çetelerinin katliamından kurtuluşu.
Pek çok kentin futbol takımının renkleri kırmızı-siyahtır. Vanspor'un renkleri de kırmızı-siyah. Ama "bu kırmızı-siyahın gerekçesi var." Siyah "Rus işgalini, Ermeni katliamını" sembolize eder. Kırmızı da "dökülen kanı ve bayrağı."
Acı ama gerçek, "Ermeni Mağdurları Derneği'ni kurdu diye" İkram'ın başına gelen, pişmiş tavuğun başına gelmedi. Kamu görevinde "kızağa çekildi."
Erzurum'un Ilıca ilçesine bağlı Alaca köyünde de resim çekmiştik. Alaca "Ermeniler' in bastığı" bir köy. Beşikteki bebekler dahil "180 kişiyi öldürmüşler." Evlerin duvarlarında hala "katliamın izleri" duruyor.
Alaca köyünde "şehitlik" de var, "müze" de. Her yıl "tören yapılır." "Ermeni zulmü" kınanır.
Daha pek çok yerde gördüğümüz "Ermeni katliamı anıtlarını" yazmıyoruz. Türk devletinin bugün, bu konuları kaşıdığı falan da yok.
Ama iki yüzlü, çifte standartlı Batı şimdi Türkiye'ye karşı "tam saha pres" uyguluyor. Sömürgecilik çağı yaklaşımıyla "Türk düşmanlığı" yapılıyor. Alıştılar taviz üstüne taviz almaya. Yarın "çöz Kıbrıs'ı, çözelim Ermeni krizini" diyecekler.
Nerede Cumhuriyet'in kuruluş yıllarındaki "irade", nerede "onurlu dış politika." Zaten "onlar" olsaydı, böyle olmazdı.
"Fransız' ın biri bir kuyuya taş atmış" diyemiyoruz. "Kuyunun içine etmiş."
|