|
|
Büyük aşk yoktur!
Kimi insanlar kalplerini parsellere ayırıyorlar. İlk aşk, şimdiki aşk, büyük aşk ve bunun gibi... Garip ama tarih boyunca, büyük diye anılan aşkların ortak noktası; kavuşamama ya da birlikte hiç zaman geçirememek olmuş. Leyla ile Mecnun... Kerem ile Aslı... Ferhat ile Şirin... Bunlar Anadolu'dan örnekler... Sonra Romeo ve Juliet var. Ve başka örnekler de... Galiba insanoğlunun yaptığı en büyük hata da burada başlıyor. Aslında her aşk en az bir önceki kadar büyük ve şiddetli başlıyor. Sonra zaman ve davranışlar aşkı bazen tüketiyor bazen de güçlendiriyor. Örneğin Nazım Hikmet'in Piraye'ye duyduğu aşk büyük değil miydi? Büyük olmasa o şiirler yazılabilir miydi? Piraye sırf Nazım'ın mutlu olması için Münevver Andaç ortaya çıkınca geri çekilmedi mi? Ve Nazım'ın öldüğü gün yanında Vera yok muydu? Üstelik Vera da Nazım için eşini terk etmişti. Benzer bir durum Gala için de geçerli değil mi? Salvador Dali'ye giderken Gala da geride eşini ve çocuğunu bırakmadı mı? Ya da Napolyon..? Büyük bir aşkla sevdiği karısı Josephine'den ayrılması ve sonra Emilie'e aşık olması. Elsa, Aragon ile evlenmeden önce bir başka aşk yaşamış ve evlenmiş değil miydi? O yüzden kalpleri parsellemeyelim...
|