Sınıf farkı!
Milletim kuşak kuşak "sınıf farkı" nın, "sınıf çatışması" nın ne "komonist, kominist" şey olduğunu belledi. En çok da inançlı, milliyetçi yoksullar. Sanki "sınıf farkı" denen Marks' ın neyin icadıydı; yani yoktu da, varmış gibi gösteriliyordu cebren. Ahali kendi sınıfını, maruz kaldığı ayrımcılıkları filan boş verdi, sınıfların olmadığını sille tokat, küfür kıyamet, katliam cinayet ispata soyundu, soyunan ağalara, paşalara, çobanlara, hocalara, başbuğlara, beylere alkış tuttu. Netice şuydu: "Komünizm her görüldüğü yerde ezilecek" ti; lakin halkımın, milletimin, ırkımın, efradımın, ceddimin ve neslimin önemli kısmı da görüldüğü ve görülmediği her yer ve her şeraitte zaten ezilecekti. Elbet solun her çeşidinde de yüze göze, kana ve gözyaşına bulaştırılan sınıf mücadelesi anlayışı vardı.
Sistem, "sınıf atlayışı" nın başarı timsallerini; sıfırdan milyoner olanı, reaya iken ağa haline geleni, mum ışığında okuyanı, hiç okumadan büyük adam çıkanı tamamen "kutsal emek ve çalışkanlık" odağında izah ediyordu. Oysa, çalışırken hakkını talep ve her emeği kutsal saymaya teşebbüs etmek ise, "Anayasa'yı değiştirmeye, ilgaya teşebbüs" sayıldı. Cinayete gerek yoktu; cezası idamdı. Sürgündü, fişti, hapisti, işkenceydi, suikasttı; üniversiteden, ordudan, işten, okuldan, memuriyetten, camdan atılmaktı. Kitap toplatılması, yakılması, yazarların kırıp geçirilmesi idi. Şimdi TÜSİAD, TESEV gibi kuruluşlarda "raporlu burjuva demokratik devrim" idrakine çalışan büyük burjuvazi; AKP'de mesela, gecikmeli ve zoraki demokrasi tedrisatındaki, demokratik kültürü kazaya kalmış kimi inançlı, muhafazakar; Ne hikmetse bir türlü siyaseten liberal olamayan demirkıratı, süleymanı, liberal feşmekanı; Sözde sosyal demokrat olup her ikisinden de nasipsiz okçuları; Ve "Cumhuriyet'i korumak" üstüne esip gürlerken; "cumhuriyet fikri ve ideali" nde, adil, eşitlikçi, kardeşçe bir toplum özlemi, zümre egemenlikleri ve imtiyazlara isyan ruhu da bulunduğundan habersiz, o ruhu darbelerle öldürüp matkaplarla oyarak sahne almış onca büyük subayı; Bizzat kendilerinin yazıp onayladığı onca anayasadaki, "Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz" diyen maddeyi her gün, yorgunsa gün aşırı ihlal ederken, hep "sınıf farkı" ndan bahsedenlere diş bilediler.
Dün Milliyet'in manşetinde Şükran Özçakmak imzalı hakikaten "çok iyi" bir haber. İstanbul Gaziosmanpaşa'da 4 bin 300 öğrencili Esentepe İlkokulu'nda " özel sınıflar" açılmış. 150 YTL'den fazla bağış yapanın çocuğu temiz sınıflara, yapamayanlarınkilerse "viraneler" e. Aynı sınıf içinde bile sınıf farkı. Ne kadar gerçekçi! Yıllarca anlat; anlatamazsın sınıf ayrımını. İşte daha ilk mektepten. Aynı gazetede, "Özel bir okul" da "çocuk pornocusu Kanadalı öğretmen" haberi de mevcut. "Özel bir okul", çünkü gazete okulun adını "özel" likle vermemiş. Sabah'ta, Akşam'da başka bazı yerlerde var; görmüşsünüzdür: Enka. Ama o grubun hiçbir gazetesinde bu isim yok. Birinde "zengin çocuklarının gittiği ünlü bir özel okul" bile diyor da, orada dilini yutuyor. Oysa bu vaka ne okulu, ne öğrencileri, ne tüm öğretmenleri, velileri filan yerin dibine batırır. Ama, ahlaki kaygıyla değil, şirket, ahbap kollama güdüsüyle gizlenmiş, sansürlenmiş. "Esentepe İlkokulu'nda sınıf farkı" nı veren gazetecilik, başka bir "sınıf" a uzanamıyor. Büyük bir holdingin adını anamıyor. Sanki bu devirde sınıfları gizlemek mümkünmüş gibi!
Eskişehir'den bir hava astsubay yazıyor: "Umur Bey, astsubay lojmanlarında tadilat yapılıyor. Kış geldi, okullar açıldı, bebeği olanlar var. Sokağa atıldık. Orduevi doldu, yer yok, nerede kalacağız? Bu arada lojman kirası kesmeye devam ediyorlar. Orduevinde kalan oraya da yatak parası veriyor. Zaten geçim sıkıntısındayız." Siz şeyi biliyor musunuz? Bana çok iletildi bu, ağlayarak arayan da çok oldu; siz de sorun bakalım: Ankara'da şehit subay cenazeleri hangi camiden kalkıyor; şehit astsubay ise, hangi camiye tayin ediliyor?
Sınıf farkını; doğarken, okurken, çalışırken, çalışamazken, ölürken öğrenememişseniz hala; Hakkaten imtiyazsız, sınıfsız, zümresiz kaynaşmış bir kitleyizdir de, ondan!
|