|
|
İrtica, entellik ve önyargı
Polis Akademisi öğretim üyelerinin de görev aldığı TESEV raporu hala tartışılıyor. Bu öğretim görevlilerinin böyle bir raporun polisle ilgili kısımlarını yazmasını normal karşılayan benim gibi köşe yazarları entellikle suçlanıyor. Ancak ne Genelkurmay ne de bizi entellikle suçlayan köşe yazarları raporun içeriğini tartışmıyor. Bu Türkiye'nin genel hastalığı. Çünkü başlıklar, içeriklerden daha çok önem taşıyor. Raporları emirkomuta zinciri içinde değil de, içerikleri açısından ele almak doğru olan yaklaşımdır. Bu gazeteciliğin en basit kuralıdır, bu sayede yanlış yapma ihtimaliniz azalır. Bunu yapmazsanız elinizdeki bilgiyle bir yargıya varırsınız ve bu da genellikle bir önyargı olur. Tıpkı THY'nin eleman alımında uyguladığı test gibi. Testte dinle ilgili de sorular sorulmasını ve THY yönetiminin bu iktidar tarafından atanmış olmasını irtica feryadı basmak için yeterli bir neden sayabilirsiniz.. Bu testin daha önceki yönetimler tarafından da uygulanıp uygulanmadığına, soru içeriklerini kimin belirlediğine bakmaz veya sorma ihtiyacı hissetmezsiniz. Sadece testi uygulayanların kimliğine veya geçmişine bakıp "irtica" alarmı verebilirsiniz. Oysa küçümsenen entellik sorgulamayı esas kılar. Sorgulamazsanız yanlış yapmanız kaçınılmazdır. Sorgulamazsanız bir gün yazar ertesi gün yazdığınızı düzeltmek zorunda kalırsınız. Konumuza dönersek, TESEV raporunda Polis Akademisi kökenli sekiz öğretim görevlisinin katkısının da olduğu doğru. Şimdi bu rapora, sadece bu gerçeğe dayanarak karşı çıkanlara soruyorum, Polis Akademisi kökenli bilim adamlarının yazdıklarına itirazınız ne? İtirazınız onların Polis Akademisi kökenli olmalarına mı, yoksa yazdıklarına mı? Yazdıklarına olmadığını, raporu okumamış olmanızdan anlıyorum, çünkü içerikle ilgili itirazınız yok. O bilim adamları atıyorum, Kürt asıllı, Ermeni asıllı Türk vatandaşları da olabilirdi. Bu onların yazdığı doğruları, eğer doğruysa, yanlışa çevirmeye yeterli miydi? Niye içeriğe girmiyorsunuz, içerik bu raporu yazanları doğrulayacak nitelikte diye mi? Raporu tartışmak bence doğrusu; yazanların kimliğini veya çalıştığı kurumu değil. Raporun içeriğine yönelik bir söyleyeceğiniz varsa söyleyin, raporu yazanların kökenini, kimliğini tartışmayın. Çünkü gerçek onu kaleme alandan bağımsızdır. Türkiye'de güvenlik sektörü ve demokrasi ilişkisinde bir sıkıntı varsa bunu dile getirmek her bilim adamının görevidir. Demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunan herkesin görevi de bu doğruya sahip çıkmaktır. Daha anlaşılır bir dille söylemek gerekirse; ya Susurluk'tan Şemdinli'den yanasınızdır ya da hukukun üstünlüğünden, elinde silah tutan gücü hukukun, sivil iktidarın denetlemesinden yanasınızdır.
|