|
|
|
|
|
|
Ben kürtaja değil katliama karşıyım!
10 haftayı geçen bebeğin kürtajla alınması sonrası bir annenin başına gelen olayları anlatan 'Araf' dün vizyona girdi. Filmin yönetmeni Biray Dalkıran eleştirilere cevap verdi: Kürtaja değil, doğacak bebeğin haklarına tecavüze karşıyım... Biz bu bebeğe bir şans veriyoruz; gel annenle oyna diyoruz.
Gerçek bir öyküden yola çıkarak çektiği ilk uzun metrajlı filmiyle karşımızda Biray Dalkıran... Daha önce birçok reklam filmi ve kısa film çeken genç yönetmen, 'Araf'ta kaçak kürtaj vakalarını masaya yatırıyor. Filmde; 16 haftalık bebeğini aldıran Eda adlı karakterin, kürtajdan sonra kabusa dönen hayatı anlatılıyor. Bu yıl düzenlenen Altın Portakal'da 'Eve Dönüş', 'Kader', 'İklimler' ve 'Takva' gibi güçlü rakiplerle yarışan ve Portakal'ın tarihine 'festivale giren ilk korku filmi' olarak yazılan 'Araf'ın yönetmeni Biray Dalkıran ile filmine ilişkin keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
* Kısa filmler ve reklamların ardından şimdi ilk uzun metrajlı filminizi çektiniz. Reklam yönetmenliğinden sinemaya geçmenin avantajları ne? Sinema-televizyon mezunuyum ve şu anda doktora yapıyorum. Ben 'doğru ışık, doğru oyunculuk' nedir reklamda deneme fırsatı buluyorum. Reklam biraz deneme tahtası gibi ve bizler de bunun bütün nimetlerinden faydalanıyoruz. 3 yıldır aynı ekiple çalışıyorum reklamlarda ve bu da önemli bir avantaj.
KÜRTAJ KORKULAN BİR KONUYDU
* 'Araf'ın çekilme fikri nasıl çıktı ortaya? Bir arkadaş toplantısında bana anlatılan bir hikayeden yola çıktık. Hikaye şöyleydi; kaçak bir kürtaj olayı var, bir arkadaşımızın sevgilisi 10 haftalıktan büyük bir bebeği aldırıyor ve sonra aldırdığı kızının evde dolaştığını hissediyor. Bu hikaye bizi bayağı ürpertti, biz de yazmaya karar verdik.
* Filmde hassas bir konu olan kürtajı ele aldığınız için çeşitli eleştirilere de maruz kaldınız. Siz kürtaja karşı mısınız? Ben kürtaja karşı bir insan değilim, bu yanlış anlaşıldı. Benim fikirlerim hem yasalarla hem dinle örtüşüyor. 10 haftadan önce sorun yok benim için. İstenmeyen bir bebekse, sağlık sorunu varsa aldırılabilinir. 10 haftayı geçen bir bebeğin aldırılması dinen ve yasal olarak yasak! Çünkü insan masada kalabiliyor! Dinen de yasak çünkü ruh bedenle buluşuyor. Benim sert bir bakışaçım var, parmaklanmayan konuları parmaklamayı çok seviyorum. Kürtaj korkulan bir konuydu ama burada konu sadece kürtaj değil, 16 haftalık bir bebeğin kaçak bir klinikte alınması ve doğacak bebeğin haklarına tecavüz edilmesi oldu. Ben o katliama karşıyım! Bizim de ana karakterimiz hem dinen hem de yasal olmayan bir kürtaj oluyor. Bebek insan olacakken direkt öldürülüyor, biz de bebeğe bir şans veriyoruz. Onu 'Araf'ta tutuyoruz, 'dünyaya geri gel annenle oyna' diyoruz.
* İlk uzun metrajlı filminizi neden korku türünde çekmeyi tercih ettiniz? Ben daha önce kısa filmler çekiyordum, iki tane kısa filmim de korku türündeydi. Bir tanesi 'Anne Beni Merak Etme' idi. Bu film Altın Portakal aldı. Arkasından 'Sis'i çektim, o da korku türündeydi. Bu öykü beni bir anda kendine çekti. Biz bu öyküyü dram olarak yazmaya çalıştık ama öyle korkutucu oldu ki, korku filmi oldu.
* Son yıllarda Türk Sineması'nda dini öğelerin kullanıldığı birçok korku filmi çekildi; 'Büyü' ve 'Dabbe' gibi... Siz 'Araf'ı bunların içinde nereye koyuyorsunuz? Ayrı bir yerde bu film. Hepsi emek harcanan filmler ama bu filmde kullanılan efektler üzerinde uzun süre düşünülmüş efektler. İnsanların hoşuna gitse de gitmese de; senaryosu, kurgusu derdini anlatabiliyor ve senaryoyu bir yere bağlayabiliyor. Korku filmleri komik olmaz trajik olur, bizim hikayemiz trajik bir hikaye... İlk defa bir filme Hollywood'dan teklif geldi. Amerikalı bir şirket olan Gold Circle filmi tüm dünyaya dağıtacak. Zaten benim hayalim bir Türk olarak gidip Hollywood'da film çekmek değil, filmlerimin orada izlenmesi.
OYUNCULAR EĞİTİMLİ OLSUN
* Oyuncuları seçerken neye dikkat ettiniz? İlk başta hepsinin eğitimli olmasına dikkat ettik, sıfırdan bir oyuncu keşfetmek gibi bir aşkım yok benim. Hepsinin konservatuvar okumasını temenni ettim, en önemlisi de daha önce kamera görsün istedim. Akasya Asıltürkmen'in oynadığı karakteri yazarken şunları düşündüm; bu kız çok çekiyor, hem tecavüze uğruyor, hem sevişiyor, hem kürtaj oluyor. Kim oynar diye düşündüğümde aklıma Akasya geldi. Akasya bence ileride Türkiye'nin lady'si olacak. Arkasından erkek oyunculara bakıyorduk, Murat Yıldırım'ı ben daha önce bir-iki dizide izlemiştim. Dizinin üzerinde bir performans oynuyordu, daha sonra oturduk senaryoyu tartıştık. Küçük kızda bayağı zorlandık. Ajanslardan 200'e yakın kız geldi. Sonunda seçtik çok başarılıydı. Küçük oyuncumuz Gizem Oğlakçı, benden sonra zaten 'Eve Dönüş' filminde oynadı.
ZEYNEP GÜLER
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|