|
|
Anlatamadıklarım
Yılmaz Özdil'le önceki gece atv'de ilk haber programımızı yaptık. Biraz gergin, biraz heyecanlıydık ama aldığımız tepkiler programın ilgiyle izlendiğini gösteriyor. Programda en ağırlıklı bölümü komutanların son dönemde yaptıkları çıkışlar ve irtica tehlikesi oluşturdu. Bunu yayında tartıştık ama bir kez daha görüşümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Görüşüm özetle şöyle: Elbette İslam cumhuriyetinde yaşamak istemiyorum ama yarı askeri bir cumhuriyette de yaşamak istemiyorum. Amacım, ömrümün kalan bölümünü Hollanda, Almanya, İtalya'daki insanlar nasıl yaşıyor, özgürlükleri nasıl kullanıyor, nasıl bir hayat standardı tutturuyorsa, aynı koşullarda tamamlayabilmek. Onun için AB projesini, içeriden ve dışarıdan takılan çelmelere, önündeki engellere rağmen yürekten destekliyorum. Türkiye'de etkin konumlarda bulunan insanların, sadece AB projesini destekliyor ve AB'den kaynak alıp araştırmalar yapıp yayınlıyor diye düşman olarak görülmesini anlamıyorum. TESEV'in güvenlik raporuna katkıda bulunan çeşitli bilim adamlarının bu katkıları nedeniyle önce Genelkurmay Başkanı tarafından fırçalanmasını, ardından akademileri tarafından haklarında soruşturma açılmasını anlamıyorum, anlayamıyorum. Adının Polis Akademisi olması, bir bilim kuruluşunu emir-komuta zincirinde işleyen bir kuruma mı dönüştürmelidir? Bilimsel gerçekleri emirkomuta zinciri mi belirlemelidir? Bir rapor çıkar, eğer varsa itirazlar, yanlışlar bunlar dile getirilir, gerçek anlatılır. Ancak güvenlik sektörüyle ilgili bir raporun polis teşkilatıyla ilgili bölümlerini polis akademisinde ders veren hocaların yazmış olmasına ilke olarak karşı çıkılamaz. Program arkadaşım Yılmaz'ın deyimiyle söyleyecek olursam, "Polisle ilgili bölümleri onlar yazmayacaktı da bekçi Murtaza mı yazacaktı yani!" Ama Türkiye değişiyor, gelişiyor. 10-15 yıl önce hayal edemeyeceğimiz bir noktadayız. Hem demokratik olgunluk ve özgürlüklerin gelişmesi, hem de ekonomik gelişme olarak. Elbette daha alacak çok yolumuz var ancak yakın geçmişin bilançosu karamsar değil, iyimser olmamızı gerektiriyor. Ben babamın koşullarından daha iyi koşullarda yaşıyorum, çocuklarım benim çocukluğumdan daha iyi koşullara sahip, daha iyi okullarda okuyor. Toplumdaki gelir dağılımı bozukluğunun elbette farkındayım, yoksulluğun yükselişini izliyorum ama ülke koşullarının da genelde hep daha iyiye doğru gittiğini gözlüyorum. Korkularla değil umutlarla yaşayan, yönetilen bir ülkenin özgür bir bireyi olarak yaşamımı sürdürmek istiyorum ve bunun mücadelesini veriyorum. Vermeye çalışıyorum ve bu uğurda çalışmayı sürdürmeye kararlıyım.
|