|
|
Altınsız şampiyonlar
Demek ki hızla değişen çağ, tüm kavramlarda olduğu gibi anlamlarda da farklılığa yol açıyor. Her şey alt üst olup, işin manası da değişebiliyor. Yani 'hiç altınsız dünya şampiyonu' olabiliyorsunuz! Ve bu, 'Tarih yazdık' şeklinde yorumlanıp servis yapılabiliyor. Altın almaksızın şampiyon olmak; Şampiyon olmaksızın derece yapmak anlamına gelmiyor mu? Evet. Olamaz mı? Olur tabii. Yeni bir şey değil ki. Altın madalyalar birden çok ülkeye dağılınca, topladığınız gümüşler tek de olsa, birkaç bronz da sizi şampiyon yapmaya yetiyor.! Aynen ülkemizdeki seçim sistemi gibi... Yüzde 65-70'ler uygun bölüşülemeyince, yüzde 30-35'lerle 'şampiyon' olabiliyorsunuz. Belki seçimler halk iradesinin tecellisi şeklinde yorumlanabilir. Kısmen bu, su da kaldırabilir. Ya sporda böylesi bir dereceyi kim yer? Yemez tabii. Tarih yazmışız! Ne tarihi? * Grekoda 1 altın madalya almamışsın. * Asrın şampiyonu Hamza talihsiz bir şekilde tuşlanmış. * Serbestte (0) çekmiş puan alamamışsın. * İmdadına adaletsiz puan sistemi yetişmiş; ferdi başarısız, altınsız şampiyon olmuşsun. Bu şampiyonada tarih yazmakla övünenler kesinlikle tarihi bilmeyenlerdir. Tarih yarım puanla şampiyonluğu kaçırsak da 1960'ta Roma'da, 1962'de Toledo'da, 1967'de İnönü Stadı'nda, 1997'de Broslava'da 3'er4er altın, bir o kadar da gümüş alarak yazılmıştır. Peki Çin'de güreşteki bu son şampiyonluk? Eskilerin yanında olsa olsa, 'tek ayaklı aksak' bir şampiyonluktur.. 1 gümüş, 3 bronzla dünya şampiyonluğu, serbestte (0) puan... 0! Yaşasın ata sporumuz..!
|