|
|
Padişah, Ramazan'da tebdili kıyafet dolaşırdı
Ramazanlar Osmanlı padişahlarının da halk gibi yoğun olarak ibadetle geçirdiği aylardı. Ancak yönetici konumundaki padişahlar halkın sıkıntı çekmemesi için sık sık kimliklerini gizleyerek teftişler yapardı.
Birinci Abdülhamid, beş buçuk yaşındayken babası Üçüncü Ahmed 1730'da Patrona isyanıyla tahttan indirildi. Abdülhamid için, sarayda "Şimşirlik" adı verilen yerde hapis hayatı başladı. 44 yıllık hapis hayatından sonra 50 yaşında tahta çıkan Birinci Abdülhamid, 1774'te hükümdar olduğunda Türk tarihinin en büyük mağlubiyetlerinden biriyle neticelenecek OsmanlıRus Savaşı devam etmekteydi. Bu savaşın sonunda imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması'yla Müslümanlar'ın yaşadığı Kırım'ın kaybedilmesi halka ve padişaha acı ve hüzün getirdi. Zaten senelerce yaşadığı hapis hayatının getirdiği problemlere, tahtta çıkar çıkmaz karşılaşılan bu büyük mağlubiyet de eklenince Birinci Abdülhamid karamsarlığa kapıldı. Durumu düzeltmek için yapılmaya çalışılan reformlar da alttan alta tepkiyle karşılaştı ve iç huzursuzluklar çıktı.
DÜN DÜNDÜR BUGÜN BUGÜN Birinci Abdülhamid, hatt-ı hümayunlarında, yani bizzat kendisinin yazdığı emirlerde devlet işleriyle ilgili görüşlerini, kederlerini, çekincelerini ve aşklarını kendi kalemiyle ifade eden bir padişahtı. Bu yüzden bir padişahın neler düşündüğünü ve neler hissettiğini arkasında bıraktığı binlerce hattı hümayunundan anlıyoruz. Sultan'ın yazdığı emirlerde geçen bir sözü de bizi yakından ilgilendiriyor. Abdülhamid, günümüz siyasetinde Süleyman Demirel'le meşhur olmuş "Dün dündür, bugün bugündür" sözünü ilk kullanan idareciydi. Sultan bu sözü "vakit vakte uymaz" şeklinde ifade etmişti. Birinci Abdülhamid'in saltanatının sonu da acı ve kederle bitti. 15 yıllık saltanatının sonunda 1789'da öldüğünde imparatorluk Avusturya ve Rusya'ya karşı savaşmaktaydı ve bu savaş da mağlubiyetle neticelenecekti. Osmanlı tarihinin en ilginç simalarından Birinci Abdülhamid'in hayatı Dr. Fikret Sarıcaoğlu'nun yazdığı kitap ve makalelerle aydınlandı. Sarıcaoğlu, "Ramazan Kitabı"nda yazdığı "Padişah ve Ramazan" isimli makalesinde de bir Osmanlı padişahının Ramazan'da neler yaptığını ortaya çıkardı. Sultan Birinci Abdülhamid'in Ramazan'da ilk üzerinde durduğu konu, Ramazan'ın başlangıcının belirlenmesi için yeni ayın, yani Ramazan hilalinin tespitiydi. Abdülhamid, sadrazama yazdığı hattı hümayunlarında, yani kendi el yazısıyla kaleme aldığı emirlerde Ramazan'ın hangi gün başladığının titizlikle incelenmesini ve yeni ayın doğup doğmadığının öğrenilmesi için Bursa, Bolu ve Edirne gibi yüksek yerlere ulaklar gönderilmesini isterdi.
HIRKA-İ SAADET'İ ZİYARET Padişahlar, halkın durumunu yakından ve aracısız görmek için tebdil gezileri, yani kılık değiştirerek padişahlıklarını gizleyip halkın içinde geziler yaparlardı. Birinci Abdülhamid, sık sık tebdil gezen padişahlardandı. Sultan, Ramazan geldiğinde bu gezilere daha fazla önem verirdi. İlki Arefe günü olmak üzere Ramazan'da üç gün genelde ulema kılığına girerek halkın içinde dolaşırdı. Sabah namazıyla saraydan çıkan padişah, ikindi vaktine kadar gezer ve özellikle halkın temel ihtiyaç maddeleri olan et, ekmek ve yağ fiyatlarını kontrol ederdi. Birinci Abdülhamid, halkın temel ihtiyaç maddelerini teminde güçlük çekmemesi için özellikle Ramazan'dan önce sadrazama arka arkaya emirler gönderirdi. Birinci Abdülhamid zamanında Ramazan'ın başlamasıyla birlikte her gün "huzur dersleri", yani padişahın huzurunda Kur'an-ı Kerim'deki surelerin tefsiri yapılmaya başlanırdı. Dönem savaşların cereyan ettiği bir zaman olduğu için yoğun olarak "Fetih Suresi"nin tefsiri yapılırdı. Padişahlar, iftarlarını genelde sarayda yaparken, Birinci Abdülhamid, zaman zaman kızkardeşi Esma Sultan'ın Kadırga ve Maçka'daki saraylarına iftara giderdi. Oldukça dindar bir padişah olan Birinci Abdülhamid, Ramazan'daki önemli ibadetlerden biri olan Teravih namazlarını da kaçırmazdı. Genelde sarayda Teravih namazını kılan sultan, Ramazan boyunca dört-beş defa da saray dışında halkla beraber namaz kılardı. Birinci Abdülhamid, Teravih namazı için Eyüp Sultan, Ayasofya, Tophane, Yeni Valide ve Fındıklı camilerini tercih ederdi. Kandil geceleri ibadete daha fazla önem veren Birinci Abdülhamid, dönemin önde gelen âlimlerini kandil geceleri saraya getirterek vaaz dinlerdi. Ayrıca böyle günlerde geceye uygun düşen ayet ve hadisler okunurdu. Padişah bazen de Mevlevi, Bayrami gibi tarikatların yaptığı ayinleri izlerdi. Kadir gecelerinde Ayasofya'ya, mevlid kandilinde de Sultan Ahmed camiine giderdi. Sultan, böyle günlerde ayrıca sarayda kutsal emanetlerin bulunduğu "Hırkai Saadet Dairesi"ni ziyaret ederdi. Şeyhülislam'la Kur'an-ı Kerim mukabele eden hükümdar, babası Sultan Üçüncü Ahmed için de hatimler okuturdu.
|