Türkiye yabancı sermaye yatırımında Hindistan'ı geçti
The Economist'e göre Türkiye bu yıl yükselen piyasalar arasında en çok doğrudan yabancı sermaye çeken yedinci ülke oldu.
The Economist dergisine göre, Türkiye bu yıl yükselen piyasalar arasında en çok doğrudan yabancı sermaye çeken yedinci ülke oldu. Dergi, Türkiye'nin 2010 yılına kadar daha da yukarılara tırmanacağını vurguladı. The Economist dergisi ve ona bağlı ekonomik araştırmalar yapan The Economist Inteligence Unit'in verilerine göre, özelleştirme süreci ve şirket evlilikleri ile satın almalar, Türkiye'ye gelecek olan yabancı sermayenin miktarını belirleyecek. Türkiye'nin, 10 milyar doları aşkın doğrudan yabancı sermaye miktarıyla yedinci sırada bulunduğu sıralamada birinci sırayı Çin alırken, Hong Kong ikinci sırada, Rusya üçüncü sırada, Singapur dördüncü sırada, Brezilya beşinci sırada, Meksika ise altıncı sırada bulunuyor. Doğrudan yabancı sermaye sıralamasına göre Türkiye, Avrupa Birliği (AB) üyesi olan Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan'dan daha fazla yabancı sermaye çekerken, Güney Kore, Arjantin, Endonezya, Malezya ve Tayland gibi, aynı kategoride bulunan diğer yükselen piyasalardan da fazla yabancı sermaye çekti.
1.2
TRİLYON $'A ULAŞACAK Türkiye'nin özellikle Çin ile birlikte, dünyanın yeni yükselen güçleri olarak da gösterilen Hindistan'dan daha çok doğrudan yabancı sermaye çekmesi ise çalışmada dikkat çeken bir başka nokta olarak gösteriliyor. Türkiye'nin de artan oranda pay aldığı toplam küresel doğrudan yabancı sermaye miktarı, bu yıl 1.2 trilyon dolara ulaşacak. Toplam küresel yabancı sermayenin, 2010 yılına kadar ise 1.4 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Bu yıl, Türkiye'nin de içinde bulunduğu yükselen piyasalara sermaye akışının yavaşladığı belirtilirken, 2006-2010 döneminde dünyada en çok doğrudan yabancı sermaye çeken ülkenin ABD olacağı ve ABD'nin toplam küresel doğrudan yabancı sermayenin yaklaşık üçte birini çekeceği ifade ediliyor. Küresel yabancı sermaye akışının önündeki en büyük engellere bakıldığında ise yabancı şirketlerle evlilik ve satın almalara karşı ev sahibi ülkenin, ulusal, ekonomik ve kültürel kaygılarla engeller çıkarması, öne çıkıyor.