|
|
Gerçeği göstermek cesaret ister
Reklamın temel amacı, ürün ya da hizmetin pazar payını korumak ya da arttırmaktır. Peki bir reklamın başarılı olup olmadığını anlamak için sadece cirolara bakmak yeterli mi? Bence değil. Bana göre duvara asılı panodaki yükselen ciro çizgisinden daha da önemli olan, kampanyanın sokakta konuşulacak kadar cazip ve etkileyici olması... Son zamanlarda kimle konuşsam, Sabah'ın yeni televizyon reklamından söz ediyor. (Ajans: TBWA Yönetmen: Cemal Alpan) "Bugüne kadar izlediğim en başarılı, en etkileyici medya reklamı" diyenler bile var. Bugün bu konuyu köşeme taşımamın nedeni de Sabah gazetesinde çalışıyor olmam değil. Bir televizyon yazarı olarak etkili, doğru zamanlamalı, özenli bir reklam kampanyasının, nasıl sokaktaki adamın gündemine taşındığını, okur ile gazete arasında nasıl organik bir bağ kurduğunu analiz etmek. Biraz da, içimdeki gazetecilik ateşinin bu reklam sayesinde nasıl körüklendiğini sizlerle paylaşmak... Sabah'ın yeni reklamının ekseninde "Gerçeği göstermek cesaret ister" sloganı var. İlk bakışta klişe bir cümleye benziyor. Ancak kullanılan görsel materyal ile birleştiğinde anlamı ve etkisi kat be kat artıyor.
İŞARET PARMAĞI Reklam, gazetenin öncelikli görevinin "gerçeği yansıtmak" olduğunu son derece etkili bir sinema/reklam diliyle anlatıyor. Çocuğun arkasındaki duvarda mermi izleri var mı, yok mu? Kadının evindeki deprem çatlağı orada mı, değil mi? Tribündeki pankart barışçıl mı, yoksa savaşa mı davet ediyor? Sahil temiz mi yoksa zehir mi kusuyor? İnsan olarak kötü olayları görmemek, duymamak ve hatırlamamak gibi bir reflekse sahibiz. Korkunç bir manzara karşısında gözlerimizi kapatmamız, çirkin seslere kulaklarımızı tıkamamız, kötü anıları iyilerden önce hafızalarımızdan silmemiz sırf bu doğal tepkinin sonucu... Ama objektif gazetecilik, bu reflekse direnmekle başlıyor. Ne kadar acıtsa da, incitse de, yaralasa da gerçekleri göstermek, duyurmak gerekiyor. Eminim, reklam filmini izleyen herkesin aklından aynı soru geçiyordur: "Yoksa gördüğümüz dünya sadece bize gösterilen dünya mı?" Kampanyayı bu denli etkili kılan kilit cümle de işte bu... Bugün Türk insanı her zamankinden daha çok "gördüğüne inanmak" istiyor. Aldatılmaktan, koşullandırılmaktan, güdülmekten bıktığı için, kendisine gerçekleri cesurca gösterecek işaret parmağını arıyor. Sabah, bu yeni kampanya ile büyük bir sorumluluk üstlendi. Okurlarıyla arasındaki kontratı yeniledi. Onlara "gerçeği, yalnızca gerçeği" işaret etmek için imza attı. Eski bir söz vardır: "Bilgeler gökteki ayı gösterirken, aptallar parmağa bakar" diye... Bizim gözümüz, Sabah'ın işaret ettiği ışıkta olacak. Parmağa bakanlar ise olduğu yerde sayacak... Bir gazetecinin kalemini mürekkep değil, cesaret doldurur. Sadece Sabah çalışanı olarak değil, bir "gazeteci" olarak kalemime biraz daha cesaret şırınga eden, içimdeki hevesi arttıran bu reklamda emeği olanlara; düşünen, planlayan, yazan, çeken, kurgulayan, yayınlayan herkese teşekkür ediyorum.
|