Piyasalar seçim nefesini ensesinde hissediyor
TBMM 1 Ekim'de yeni yasama dönemine giriyor. Bu yasama dönemi 22.dönem parlamentosunun son yasama dönemi olacak . Seçimin normal süresinde yapılması halinde de seçim yılına girilmiş oluyor. Kaldı ki, hâlâ baskın erken seçim senaryosu da gündemden tam anlamıyla kalkmış değil. Dolayısıyla gelecek döneme ilişkin mali piyasalar, seçimin nefesini ensesinde hissetmeye başladı bile. Neden bunu söylüyorum biliyor musunuz? Son dönemde Başbakan Erdoğan ve diğer siyasi partilerin liderleri gündemlerindeki her konuda piyasalara verdiği mesajların altında siyasi içerikli seçime dönük mesajlar var . Miting meydanları canlanmaya başladı. Liderler her fırsatta ekonomi ile ilgili değerlendirmeleri gündeme taşımaya başladı. Belli ki, seçim endişesi liderleri fena halde sarmaya başlamış. İster yabancı olsun ister yerli, mali piyasalardaki oyuncular seçim atmosferine girildiğinde daha çok risk aldıklarının hesabını yaparlar. Seçim sonrası olası hükümet senaryolarına göre pozisyon alırlar. Daha şimdiden piyasa oyuncuları olası seçim sonrası senaryolar için nabız yoklamaya başladılar. Bu hafta içinde görüştüğüm üç yabancı yatırımcının bana sorduğu ilk soru, AK Parti tek başına yeniden iktidara gelir mi veya kaç parti barajı aşıp TBMM'ye girme hakkı elde eder . Buna benzer sorular günlük yaşamımızın olmazsa olmazı haline de geldi. Artık herkes birbirine şu soruyu soruyor: AK Parti tek başına yeniden iktidar olacak mı? Yoksa yeni bir koalisyon hükümeti kaçınılmaz mı? Koalisyon olacaksa hangi siyasi partiler koalisyon hükümetinin ortakları arasında yer alır? 2007 seçim senesi. Seçim yılında da mali piyasaların yön bulma ve pozisyon belirlemede olası hükümet senaryoları üzerinde kafa yorması doğal. Her dönemde bu böyle olmuştur. Sanırım merak ediyorsunuz, acaba tüm dünyada durum böyle mi? Elbette bizim gibi olan ülkeler de var, fakat hiç endişe duymayan ülkelerde mevcut. Endişe duymayan ülkelerde sistem yerine oturmuş. Kim iktidar olursa olsun, ana politikalar dışında sistem değişikliği olmaz. Sadece siyasiler değişebilir. Bakanlar değişebilir. Ancak bürokratik kadrolarda değişiklik olmaz. Sistem aynen işlemeye devam eder. Bizde ise durum çok farklıdır. Bırakınız Hükümet değişikliğini, aynı hükümetin bir bakanı bile değişirse, sanki karşı partinin bakanı gelmişçesine Müsteşardan düz memura kadar, hatta odacıya kadar herkes değişir. Seçim ise, 5 yıllık iktidarı belirler. İktidarın da özellikle dış politika, AB ve ekonomi ile ilgili politikalarının ne yönde olacağı mali piyasaların oyuncuları tarafından çok yakından takip edilir. Seçim atmosferine girildiğinde, bürokraside işler tıkanma noktasına girer. Bürokratlar, imza atmazlar . Mevcut hükümetin en yakın bürokratları bile, olası seçim sonrasındaki hükümete yakın siyasi parti veya partilere göre tavır almaya başlar. Hükümet değişikliğini gündeme getirebilecek olası iktidara şirin gözükmek isteyen bürokratlar koltuklarının altına aldıkları dosyaları potansiyel hükümet adayının ağır toplarına servis etmeye başlarlar. İşte önümüzdeki aylardan itibaren göreceğimiz manzara bu. Herkes birbirine olası seçim sonuçları ile ilgili tahminleri soracak. Özellikle mali piyasalar olası seçim sonrası hükümet ihtimallerine göre pozisyon alacak. Yatırımcılar, daha temkinli hareket edecek. Şu anda herkes birbirine şu soruyu soruyor. AK Parti tek başına iktidar olur mu? Olmayacaksa, Meclis'e üç parti mi, yoksa dört parti mi girer? Hangi partiler koalisyon kurabilirin hesabını yapıyor. Bu yıl seçim olacak ve seçimin nefesi mali piyasaların ensesinde olacak.
|