| |
Bir yılda iki seçim siyaseti hareketlendirecek
Önümüzdeki dönemin iç politika açısından en önemli iki maddesinin "Cumhurbaşkanlığı seçimi" ve arkasından yapılacak "Genel seçim" olacağı besbelli. Dış politikanın ve ekonominin gündemi ise, iki maddeye sıkıştırılamayacak kadar yoğun geçecek. Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin spekülasyonların en yoğun biçimde odaklandığı isim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan... Bazı meslektaşlarımız Erdoğan'ı şimdiden Çankaya'ya çıkarırken, eşi Emine Erdoğan'ı evinde bıraktı bile. Örneğin dünkü Akşam'da Serdar Akinan şöyle yazıyordu: - Laf olsun diye yazmıyorum. Bilerek yazıyorum. Erdoğan Köşk'e çıkacak... AK Parti çelik çekirdeğinin artık yakın çevreleriyle sohbetlerinde paylaşmaya başladığı bir 'bilgi' bu... Engel olarak düşünülen 'Türbanlı First Lady olamaz' meselesi ile aslında bugüne kadar pek de ayrımında olmadığımız bir pratiğin devamıyla sağlanacak. O da şu: Başbakan Erdoğan bugüne kadar Başbakanlık konutunu özenle evi olarak kullanmadı. Emine Hanım ile Subayevleri'nde ikamet etti. Ve bu kuralı titizlikle hiç bozmadı. Tayyip Bey Köşk'e çıkacak ama Emine Hanım Subayevleri' nde oturacak. Böylelikle 'kamusal alan' krizi yaratanların elindeki en güçlü kozun ilga edilmesi düşünülüyor... Bu formülün tutması için iki temel odağın da 'içeride' desteklemesi gerekiyor. Biri asker. Ki şu ana kadar bir renk yok. Diğeri medya...
B PLANI Akşam yazarı işi olmuş bitmiş gibi sunuyor ama, bize gelen bilgilere göre Erdoğan'ın bir "B planı" olduğu da konuşuluyor Ankara'da. Buna göre Erdoğan Cumhurbaşkanı olmayacak. Cumhurbaşkanı olarak, Erdoğan'ın belirlediği bir isim seçilecek. Sonra genel seçimde Anayasa'yı değiştirecek çoğunluk elde edilse de, edilmese de, cumhurbaşkanını halkın seçmesi için bir değişiklik yapılması için çalışmalar başlatılacak. Herhalde AK Parti'nin seçim kampanyasında da, bu konu öncelikli biçimde işlenecek. İki yıl sonra da, ülke çapında cumhurbaşkanlığı seçimi yapılırken Erdoğan adaylığını koyacak. Tabii ki, bu ihtimal de spekülatif... Benim beklentim ise, Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçiminin bir "Rejim meselesi" olmaktan artık çıkması. Bir de "İstenen cumhurbaşkanı"nın niteliklerinin açıkça belirlenmesi. Demokrasi ile, sivil siyasetle kavgalı olmayan, Çankaya'yı bir muhalefet odağı değil, ulusal uzlaşmanın mekanı kılacak bir isim bulmak zorundayız. Hukukun üstünlüğüne inanmış, dünyaya ve çağa açık, ideolojik saplantıları olmayan, topluma hoşgörüyü ve farklılıkların bir arada bulunabilmesini sunan bir kişilik aranmalı bana göre.
EKSİK TEMSİL Gündemin ikinci maddesi olan genel seçimlere gelince, bu cumhurbaşkanlığı seçiminden daha büyük bilinmezlerle dolu. Seçilme barajının hala yüzde 10 olarak tutulması ise, önümüzdeki genel seçimde de TBMM'ye "Temsil"in eksikli yansıyacağının kanıtıdır. Genel seçim düzleminde, siyasi partilerin ne tür fırtınaların içine gireceğini, mevcut milletvekillerinin "Değiştirme birlikleri" tarafından nasıl silkeleneceği, şimdiden belli. "Tek seçici" olan genel başkanların çevresinde ne tür fırtınalar kopacağını hepimiz yine şaşkınlıkla izleyeceğiz. Hangi partilerin barajı geçecekleri konusu ise, Süper Lig'deki sıralamadan daha fazla tartışılacak. Özetle bizim mesleğin daha fazla rağbet göreceği, spekülasyonlarla gerçeklerin birbirlerine iyice karışacağı bir yıla hazır olun. Bir yılda iki seçim her zaman bulunmaz.
|