|
|
Ahmet Hakan
SABAH'ta yazmasını önermek için buluşmak istediğimde "Neresi olsun" dediğimde, Marmara Kafe'yi önermişti. İnançlarından veya belirli bir düşünce tarzından ziyade, yaşadığı çevreyi değiştirmek ister gibiydi. Taşradan kente adım atıyordu. Sonradan Hürriyet'e geçerkenki tavrı nedeniyle, sanıyorum utangaçlığındandı, biraz kırıldım ona. Ama son dönemde Ahmet Hakan'a yönelik eleştirilerin dozunu görünce "Pes artık" demekten kendimi alamıyorum. Çağdaş demokrasilerin en önemli kuralı, bir gruba giriş gibi, çıkışın da özgürce olmasıdır. İnsanın yaşamının bir döneminde belirli bir düşünce biçimine yakınlık duyması, yaşamının sonuna kadar aynı düşünce biçiminin arkasında durmasını gerektirmez. Ama şimdi bakıyorum ki, bir dönem solcu geçinenlerin Çetin Altan'a yaptıklarını şimdi muhafazakar kesim aynen Ahmet Hakan'a yapıyor. Üstelik laik kesim de ona kucak açmakta istekli davranmıyor. Bu açıdan Hakan'ın hikayesi, ölümünden önce Müslümanlığı seçen Mişon'a benziyor. Mişon ileri yaşında Yahudilikten Müslümanlığa geçmiş, üzerinden de bir ay geçmeden vefat etmiş. Yaşlı eşi perişan olmuş, ağlamaktan gözleri şişmiş. Komşuları "Kendini bu kadar paralama. İyi yaşadı, yaşı gelmişti" deyince, eşi şu cevabı vermiş: "Ben ona ağlamıyorum. Giderayak Hz. Musa'yı küstürdü, Hz. Muhammed'le de tam tanışamadı. Öbür dünyada işi zor diye ağlıyorum." İlk sözüm muhafazakârlara. Laik veya Hıristiyan cepheden bir kişi İslami yaşam biçimini seçince, "hidayete erdi" deyip kucağınızı açıyorsunuz. Bir başkasına sizin dünyanızdan bu dünyaya geçiş hakkını niye tanımıyorsunuz. Neden bu tercihe saygı göstermiyorsunuz? Hakan doğal olarak ilk gençlik yıllarından beri edindiği hayat tecrübesini okuruyla paylaşıyor. Bundan daha doğal ve insani bir şey olabilir mi? Hakan ne yapıyor? İtirafçılık mı yapıyor? Roger Garaudy komünistlikten İslam'a geçti, muhafazakar kesimde bestseller oldu, Cat Stevens İslam'ı seçti, yok satar hale geldi. Ama iş Ahmet Hakan'ın değişim geçirmesine gelince, değişim kabul edilemez hale geliyor. Bence bu çok iki yüzlü bir tavır. Kökten laik kesime gelince, Ahmet Hakan'a kendi kafalarınca bir çizgi çiziyor, "Bu tarafa geçemezsin" diyorlar. "18'inde ne idiysen 40'ında da o olmalısın" diyorlar. Yeni düşüncelere, yeni limanlara yelken açmasına izin vermiyorlar. Düşünceyi, insanı kesin kalıplara sokmaya uğraşıyorlar. Bu kalıpların dışına çıkanı ve çıkmaya çalışanı lanetliyorlar. Sadece kendi doğrularını tanıyan ve yaşayan, bunun dışındakilerin yaşam hakkına saygı göstermeyen, değişime inanmayanlar Ahmet Hakan'ı kendilerine kurban seçmiş özetle. Girişte de belirttiğim gibi, hem Hakan'a hem değişim hakkına saygısızlık ediyorlar. Yakışmıyor.
|