| |
Ramazan davulu teknolojiye karşı direnemedi
Ramazan, ibadetini eksiksiz yapan Müslümanlar için, teravih demektir, oruç demektir, oruç tutulan sürede kötü söz söylememek ve kavga etmemek demektir. Oruç farzını yerine getirmeyenler veya bu toplumda yaşayan gayrimüslimler içinse, Ramazan iftar sofrası demektir, pide demektir, güllaç demektir ve bir de "Ramazan davulu" demektir. Osmanlı'nın çok dinli ve çok dilli toplum yapısından kaynaklanan "Farklıların birlikte yaşaması ve hoşgörü" geleneği, Müslüman olmayanların da, Ramazan'ın sosyal içeriğini benimsemelerine neden olmuştur. Bu gelenekte Ortodoksların paskalyalarını ve Yahudilerin "Yom Kipur "larını da, Müslümanlar kutsar ve kutlarlardı. Kimse bugünkü Papa Benedikt gibi, başka dinleri aşağılamak benzeri bir bağnazlığın içine düşmezdi. Hiç unutmayalım ki dinler sadece uhrevi içerikli değildir. Dinler sosyal olgulardır da. İnançlara saygı, bu açıdan toplumsal barışı ve istikrarı da sağlar. İnanç ve ibadet özgürlüğü, her dinin gereklerine karşı saygı gerektirir. Örneğin Müslümanlar için nasıl "Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anından biri iftar ettiği, diğeri de orucunun sevabıyla Rabb'ine kavuştuğu an" ise, mesela Yahudiler için de "Yom Kipur", kişinin kendi içine dönerek kendi vicdanıyla, iyi ve kötü davranışlarının toplamıyla baş başa kaldığı gündür. 25 saat boyunca oruç tutan Yahudi, o günün sonunda ailesi ile birlikte yemek sofrasına oturduğunda, içi affedilmenin, Tanrı tarafından iyi bir kul olarak görülmenin verdiği huzur ile dolar.
ZAMAN VE DİN Dinlerin de dünyevi yaşamdaki yansımaları, tüm sosyal olgular gibi "Zaman "la gelişir veya değişir. Örneğin Ramazan Bayramı'nda, insanların aile büyüklerini ziyaret etmeleri, küçüklerin el öpmeleri bir gelenekti. Yeni kentli yaşamda ise Bayram bir nevi "Kaçış" fırsatı olarak değerlendiriliyor. İmkanı olanlar ve fırsat bulanlar, kentlerinden öteye yurt dışına tatile gidiyorlar. Bu yıl Ramazan'da Bakırköy ve Adana'da "Bayram Davulu "nun belediyeler tarafından yasaklanması da, "Zaman" a bağlı böyle bir gelişme. Nitekim Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, yaptığı yazılı açıklamada , "Cep telefonları, televizyonlar, radyoların yanı sıra elektronik uyandırıcı cihazlar var. Teknolojik nimetlerden faydalanmayı bilmeliyiz. Teknolojinin ilerlemesi, davul çalma gerekliliğini ortadan kaldırmıştır " demiş. İnsanın zamana hakim olup bunu ölçebilmesinin "Din" ile ilişkileri, gerçekten çok önemli bir süreçtir. Örneğin 14'üncü yüzyıl Avrupa'sındaki Katolik din adamlarına göre "Zaman Tanrı'ya ait bir varlık "tı ve bu nedenle insanların zamanlarını bir ücret karşılığında başkalarına kiralamaları günahtı. 15'inci yüzyılda Fransisken rahip Siena'lı Bernardino ise, "İnsanın saati söylemesi bile büyük günahlardan biridir" derdi...
RAMAZAN DAVULU Bu açıdan baktığınızda, mekanik saatlerin yapımı ertesinde 17'nci yüzyıldan başlayarak Avrupa kentlerinde kurulan saat kuleleri, bir anlamda "Zaman "ı, kiliselerin çan kulelerinin egemenliğinden kurtaran anıtlar değil midir? Ya da zamanı güneşin doğuşu ve batışından anlayan geniş kitlelerin kol saatine sahip olmaları, sonunda "Ramazan Davulu" nun varlık sebebini sona erdirmemiş midir? Toplumların farklılıklara saygı göstermeyi öğrenmesi kanlı kavgalar, soy ve din kırımları ile dolu uzun bir tarih sürecinin geçmesini gerektirmiştir. Ama hâlâ bunu öğrenememiş kitlelerin yaşadığı coğrafyalar var dünyada.. Hemen güneyimizdeki Irak'ta süren Sünni-Şii kavgası veya Sudan Darfur'daki kırımlar buna örnek değil mi? Bu duygular ve düşünceler içinde Ramazan'ın tüm insanlara barış ve mutluluk getirmesini diliyorum.
|