|
|
'Bülent kuru fasulyecide evlenme teklif etti'
- Çocuk sahibi olmadığınız için şu an bir pişmanlığınız var mı? - Biz hayata başladığımız zaman çok gençtik ve gençlikte de insanlar fakir oluyorlar galiba. Evlendiğimizde portakal sandıklarından mobilya yaptık. Basmalardan da onlara örtü... Küçücük bir evimiz vardı. Uzun yıllar da öyle gitti. O portakal sandıklarının üzerine bir çocuk koymak istemedik. Ekonomik durumumuz düzeldiğinde düşünebilirdik, ama ondan sonra da bu seçim gezileri başladı...
- Siz mi istemediniz, Bülent Bey mi istemedi? - Her şeyimiz müşterek biliyorsunuz. O zaman da çocuk kime bırakılacak? Ekonomik durum düzelince de bunu düşünüp yapamadık. Böyle bir şeyi oturup konuştuk diyemem, otomatik olarak böyle oldu. Bülent benim hem eşim, hem babam, hem oğlum gibi. Çocuğun eksikliğini hiç hissetmedik. Çünkü biz hep çalışma ortamındaydık.
- Nasıl geçiriyorsunuz bu aralar günlerinizi? - Günde iki kez eşimi ziyarete gidiyorum hastaneye. İki ziyaret arasında bildiğiniz gibi bazı görüşmeler yapıyorum. Geceleri de piyes yazıyorum.
- Yemek yapar mısınız? - Evet. Mesela Bülent kuru fasulye - pilavcıdır. Sevdiği için yaparım, Ve evlenme teklif ettiği gün beni bir lokantaya götürüp bana kuru fasulye-pilav yedirmişti. Kendi sevdiği şeyi bana yedirmişti. Öyle evlenme teklif etmişti. Ben de çok güzel yemek yaparım, söylemesi ayıp. Annemden öğrendim. Anneme çok yardım ederdim genç kızlık zamanımda. Hafta sonları yemek yapardım. Ev işlerinde de hep yardım etmişimdir.
- Dönüp baktığınızda ülke meselelerinden fırsat bulup kendinizle ilgilenebildiniz mi? Mesela makyaj yapmamanız bile konuşulur hep. - Evet, ben makyaj yapmıyorum diye eleştirilen tek kişiyim herhalde. Ayrıca kalın çorap giyiyorum diye de çok eleştirilmişimdir. Ve kalın çorap giydim diye bana komünist demişlerdi. Oysa ben dikkat ederdim üşütmemeye. Kışın soğuk yerlere giderken kendime çok dikkat eder, kalın giyinirdim. Sıcak günlerde bile yapardım onu.
- Hiç makyaj yapmadınız mı hayatınızda? - Hayır, yapmadım. Hiç rujum olmadı benim. Bilmem niye olmadı. Öyle alışmışım gençliğimde, ondan herhalde.
- Şimdi bu kadar soru sorunca fark ettim ki siz her şey için eleştirilmişsiniz. Neredeyse gözünün üstünde kaşın var, durumu olmuş. - (Gülüyor) Evet. Hakikaten ne kadar çok, değil mi? Herkesin kendi düşüncesi. Beni etkilemiyor söylemesi ayıptır.
- "Din elden gidiyor," "Vatan elden gidiyor," çıkışlarınız için pişman mısınız? - Hiç pişman değilim, çünkü ben içimde ne varsa onu söylerim. Yanlış bir şey görüyordum, söyledim. Misyonerlikle ilgili sözlerime vatandaşlar çok ilgi gösterdi. Ben de Müslüman olduğum için misyonerleri gayet tabii istemedim. Kendimin de Müslüman olduğumu ve Müslümanlığın bu ülkede geriletilmesini istemediğimi söyledim.
- Kuran-ı Kerim'i okudunuz mu? - Okudum tabii. Eşim de okumuştu. Çok ilginç şeyler var içinde. Beni de etkiledi tabii.
- Bülent Bey'in hastalığından sonra maneviyata daha mı fazla yöneldiniz? - Bende o hep vardı zaten. Her zaman eşim için dua ediyorum.
|