Olacağı bu...
Yıl, 1932... İşgal sırasında İstanbul'da görev yapmış olan İngiliz istihbarat yüzbaşısı Armstrong, Bozkurt'u yazmış... Batı'da çok satıyor. Türkiye'de yasak. Çünkü Atatürk'ün özel hayatıyla ilgili bilgiler var içinde... Bir gün demiş ki Gazi... Getirin şu eseri, okuyalım. Getirmişler... Gazi ve arkadaşları, Çankaya'da sofrada oturuyor... Okunmuş... Bütün gece... Hepsi dinlemiş... Demiş ki Gazi... Ne yaptınız bu kitabı? Yurda girmesini yasak ettik. Niçin? Hakkınızdaki iftiralar dolayısıyla... İçki filan mı? Evet efendim. Az bile yazmış... Bırakın kitabı yurda girsin, okusun millet.
Buna rağmen girememiş kitap yurda...
Evet, Atatürk'ten örnek veriyorum... Örnek verebileceğim başka biri aklıma gelmiyor maalesef. Çünkü bu tür yasakların ortadan kalkabilmesi için, devleti yöneten insanların "kitap" okumaları gerekiyor önce. Ki, anlasın.
Neyi anlayacak?
Kitap yakan devlet çok gördüm de... Devlet yıkan kitap görmedim hiç.
Bunu.
İşin "devlet" tarafı olduğu gibi... "Yazar" tarafı var bir de. Mesela, "yazar" olabilmek için önce "demokrat" olmak gerekiyor sanırım. Ki... Alkışlayanları sevdiği gibi. Yuhlayanları da anlayışla karşılayabilsin.
* Kitabın çok sattığı zaman "büyük yazar", kitabın az sattığı zaman "salak millet" demek, komik oluyor çünkü.
"Hukuk, hukuk" deyip, "hukuki" olarak dava açan avukatları "hukuk dışı" ilan etmenin komik olması gibi.
Laf hukuka gelmişken, şunu söylemekte bir sakınca yok herhalde... Bana göre, hukukun "usül" yönünden verdiği karar ne olursa olsun, bir yazarı, "esas" yönünden "ancak bir makam" yargılayabilir. Okur. Beğenirse, okur. Beğenmezse, okumaz. Beğenirse, yasaksa da, okur. Beğenmezse, serbestse de, okumaz. Gerisi hikâyedir.
Gelelim, en son yargılanan kitaba. Okudum. Yazar arkadaşı rencide etmek istemem ama, bir "okur" olarak söylüyorum... Edebi açıdan bir şeye benzemiyor. Ve sanırım, asıl üzerinde durmamız gereken nokta bu.
AB'ciler gelmiş, canlı yayın ekipleri falan... Zannedersin, Nazım Hikmet'i yargılıyoruz.
Gerçekleri kabak gibi ortaya koyarak, otoriteyi protesto manasına gelen "yazarak" anlatım direnişini... Aziz Nesin, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Kemal Tahir seviyesinden, indirdiğimiz seviyeye bakar mısınız... Dünyaya nanik yapan ve dünyaya parmak ısırtan kalemlerden... Türkiye'de bile okunmayan bir romana...
Otu boku yargılarsan, olacağı budur. Üç beş satır karalayan, sıkıştırıverir araya üç beş hakaret, kahraman olur.
|