|
|
Portakal'a yazık...
Altın Portakal'ın Konyaaltı Açıkhava'da açılışı yapılıyor, yüzlerce davetli katılıyor. Daha mikrofonun nerede duracağı belli değil, Bollywood dansçıları yirmi dakika neden o korkunç şovu yaptı, o hiç belli değil. Üstüne bir de gecenin finalinde Yılmaz Erdoğan stand-up yapıyor, yabancı konuklar Fransız kalıyor mu sana... "İnsan bir çeviri yapmaz mı, kulaklık dağıtmaz mı hiç olmazsa?" diye çiziktiriyorsun TÜRSAK Başkanı ertesi gün geliyor, seni kulaktan dolma haber yazmakla itham ediyor. Yok yok apaçık hakaret ediyor. Onun yardımcısı "Burası bir eğlence festivali değil" buyuruyor. Sanki uluslararası bir festivalde organizasyonun yerlerde sürünme hakkı varmış gibi... Sonra Başkan'a soruyorsun "Neden Yılmaz Erdoğan varken çeviri yapılmadı, yabancılar sıkıntıdan patladı" diye. "Biz onların Yılmaz çıkınca nezaketen gitmeleri bekledik" dışında bir cevap veremiyor sana. Mikrofon sorunu için de "Bütçemiz azdı" diyor. Ayaklı mikrofona beş milyon dolarlık bütçeden yer ayırmak çok zor ya. Gördüklerini, düşündüklerini, inandıklarını yazdığın için protesto ediliyorsun açık açık! O da kesmiyor, arkandan "Faye Dunaway'le röportaj yapamadığı için bizi karalıyor" dedikodusu çıkartıyorlar... Hani açılış gecesinde elinde ayakkabılarıyla, hangi arabaya bineceğini bilemediği için kala kalan Faye Dunaway... Bir de filme gidip de yeri olmadığı için en arkada ayakta izlemek zorunda kalan 'Kısa Film' jüri üyeleri var tabii... Sonra arabaya bindirilip nereye gideceği söylenmeyen, şoförün de nereye götüreceğini bilmediği yabancı davetli. Gördüğünüz gibi organizasyonu "Gönüllü çalışıyoruz" savunması altında yarım yamalak yapanlar değil, gerçekleri yazan oluyor kabahatli! Altın Portakal'a yazık değil mi?
|