|
|
Parayı bastırıp bir atölye açınca tasarımcı olunmaz
Dünyada bir Türk moda ekolü yaratmak hedefiyle Moda Tasarımcıları Derneği'ni kuran ünlü modacı Bahar Korçan: Moda tasarımı o kadar patladı ki herkes tasarımcıyım diyor. Duayenlerimiz varken, bir Helin Avşar, bir Siren Ertan moda tasarımcısı değil. Bu ayrımı belirlemek gerekiyor '.
Türk moda tasarımının uluslararası temsilcilerinden Bahar Korçan, yıllardır kurduğu bir hayalini nihayet gerçeğe dönüştürmenin mutluluğunu yaşıyor. Korçan'ın başkanlığında, Türkiye modasına yön veren ünlü tasarımcılar bir araya geldi ve 'Moda Tasarımcıları Derneği'ni kurarak örgütlendi. "Bireysel tavırların dışında toplu olarak birtakım şeyleri iyileştirme açısından, dernek fikri uzun zamandır vardı kafamda. Fakat bir türlü toparlanamamıştık. Bu sefer toparlanmayı başardık" diyen ünlü modacı, 'toparladığı' tasarımcıları bu kez kaçırmamış. İTKİB'in (İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri) verdiği sponsorluk desteğiyle de nisan ayının son haftasında derneği kurmuşlar:
TASARIM AVCILARI "Biz yedi tane kurucu üyeyiz. Ben varım, Özlem Süer, Ümit Ünal, Arzu Kaprol, Hakan Yıldırım, Hatice Gökçe ve İdil Tarzi var. Çünkü yedimiz bir araya gelebildik. Cemil İpekçi de onur üyemiz. Daha çok bebek bir derneğiz. Büyük bir havuzun içinde tasarımcıları avlamaya başlıyoruz aslında. Tasarımcıların çoğu yurtdışında; bir kısmı küsmüş ya da bir kısmı çok iyi firmalarla çalışıyor. Çok büyük bir data oluşturmaya çalışıyoruz çünkü onları acilen sektörle buluşturmamız lazım." Dernek yöneticileriyle birlikte 40 kişi, temmuz ayının başında bir arama konferansı düzenleyerek iki gün kapanmış. Derneğin hedeflerini, misyonunu, yapacakları etkinlikleri belirlemiş ve Korçan'ın deyimiyle 'güzel ortak akıllar' bulup, şimdi de çalışmaya başlamışlar. Korçan'a göre; bu konferanstan çıkan en önemli sonuç, belirledikleri vizyon: "En önemli vizyon cümlemiz şu; bizim misyonumuz Türkiye'deki moda tasarımcılarıyla bir Türk moda ekolü yaratmak, bunu dünyaya da tanıtmak ve oturtmaktır. Tasarımcının en büyük görevi; bu ekolü sahiplenip, gelişen Türk tekstilinde ortaklaşa bu amaçla çalışıp, kendi platformunu kurmak olmalı."
HEDEF TÜRK EKOLÜ Korçan, dünya modasında söz sahibi olması yolunda Türkiye'nin en önemli farkının tasarım olacağını üstüne basa basa söylüyor. Ancak, her aklına esenin kendine 'tasarımcı' demesini de kendi naif üslubuyla eleştiriyor: "Bugün moda tasarımı o kadar patlamış bir meslek ki; çok genç arkadaşlar moda tasarımcısı olmak istiyor. Bir Helin Avşar, bir Siren Ertan, bir Dilek Hanif moda tasarımcısı değil. Bir de ustalarımız var, Vural Gökçaylı, Cemil İpekçi, Yıldırım Mayruk; onlar hakikaten çok özel insanlar ve çok güzel terziler (ki bence onlar da bir haute couture federasyonu kurarak kendi aralarında örgütlenmeli). Bir tasarımcının ömrü yetmiyor bazen doğurduğu markayı doğru platforma oturtmakta. Bu kadar özverili bir iş, böyle keyfe keder, 'hadi param var, Nişantaşı'nda bir yer açayım da birkaç hanıma elbise dikeyim" demekle yapılmaz, yapılmamalı. Biz dernek olarak bunun ayrımını da koymak durumundayız."
KOPYA ÇEKİYORLAR Bahar Korçan, derneğin kapılarının moda tasarımcısı olan, bunu da kanıtlamış, belirledikleri vizyona uyan herkese açık olduğunu belirtiyor. 'Peki Avşar ya da Ertan, isterlerse derneğinize üye olabilir mi?' diye sorunca da şu yanıtı veriyor: "O ekol doğrultusunda ürün üretmemiş insanlara yönetim kurulu kararıdır, 'hayır' çıkıyor. Çünkü moda tasarımcısı; kendisi gibi olabilen, asla kopya çekmeyen, bu ekole ve bu ülkeye bu anlamda hizmet etmiş, kendine özgü kişidir. Türk ekolü yaratmak; yurtdışındaki moda evlerini izleyip, onun kıyısından köşesinden bir şeyler üretmek değildir."
ÖZGÜN OLMALI Ünlü modacı, kopya çektiği halde kendine tasarımcıyım diyenlere de şu örnekleri veriyor: "Bakın, Ümit Ünal'ın koleksiyonunda dünyadaki hiçbir tasarımcıdan bir alıntı bulamazsınız. Benimkinde de öyle. Hayatım boyunca kopya hiçbir şey yapmadım. Keza Arzu Kaprol, Hüseyin Çağlayan, Dice Kayek de öyle. Yani kimliği oturmuş ve kendi disiplinini oluşturmuş insanlardır moda tasarımcıları. Bu anlamda baktığımızda Siren Ertan'da, Dilek Hanif'te ya da Helin Avşar'da böyle bir şey göremiyoruz."
PELİN RAZAKİ ÇOLAK - GÜNAYDIN
|