|
|
Gözlerim Hıncal Uluç'u aradı
Hıncal Uluç'un atv'deki Super Lady yarışmasında sunucu/ yorumcu olarak yer alacağını duyduğumda "İnanmam" demiştim. Zira Hıncal Ağabey'in en büyük fobisinin canlı yayına çıkmak olduğunu biliyordum. Mükemmeliyetçi kişiliği, canlı yayınları "risk" olarak görmesine neden oluyordu. Ama nasıl olduysa, Hıncal Ağabeyi ikna etmeyi başardılar. Geçen hafta Hıncal'lı ilk program ekrana geldi. Hıncal Uluç'un fikirlerine önem veren, yazılarını tek bir gün bile sektirmeden okuyan, Yaşamdan Dakikalar'ı ve 90 Dakika'yı gözünü kırpmadan izleyen biri olarak ekranın karşısına geçtim. Beklentim büyüktü. Zira Hıncal Uluç, bugüne dek pek çok ajans sahibinden, oyuncu hocasından daha fazla sayıda genç yeteneği keşfetmiş, köşesinden verdiği zarif falsolarla onların kariyer serüvenlerini doğru bir rotaya oturtmalarını sağlamıştı. Bir gurme, dünyanın pek çok köşesini dolaşmış bir seyyah ve iyi bir yaşam analisti olarak bu yarışmanın ruhuna en fazla yakışan, en iyi katkıları sağlayacak isimdi. "Hıncal Ağabey Super Lady adaylarına fikirleriyle, tecrübeleriyle, yorumlarıyla kim bilir nasıl faydalı olacak?" diye ekran başına geçtim. Ama ne yalan söyleyeyim, hayal kırıklığına uğradım. Kelimeler Hıncal Ağabey'in ağzından sanki zorla çıkıyor gibiydi. Bende hep orada bulunmasının lütuf olduğu duygusunu ya da deplasmanda oynadığı izlenimini uyandırdı. Oysa genç kızların hepsine 10 puan verip, sırasını savmak yerine, yaşam tecrübesini onların emrine verebilirdi. Hıncal Ağabey şimdi "Bu, tüm dünyada örneği olan yeni bir sunuş şeklidir. Ben bütün gece hiçbir şey söylemeden de orada durabilirim" diyebilir. Evet, adına moderatör denilen ya da bir başka yabancı dilde isim konulan bu tür yarı-sunucular var. Ama insanın adı "Hıncal Uluç" olunca, ekran başındaki insanlar moderatörlük ile yetinmiyor. Umarım; hevesimin kursağımda kalması, Hıncal Ağabey'in ilk haftaya özgü canlı yayın fobisinin eseridir.
|