Korkun şairlerden ve "kamera"dan da
Belgesel Sinemacılar Birliği, "Uyumuyoruz; uyumadığımızı, gözümüzün ve yüreğimizin orada olduğunu göstermek istiyoruz," şiarıyla iki hafta önce Kalamış Kadıköy Gençlik Merkezi'nde bir belgesel sinema gösterimi düzenledi. Gece 21.00'de başlayıp sabaha kadar süren gösterim yedi belgeselden oluşuyordu. Bunların üçünden söz etmek istiyorum. Arna Mer Khamis, siyonist aileden gelen İsrailli bir kadındır; 1950'lerde Filistinli Arap Saliba Khamis ile evlenir. Ülkesindeki barışçı çabalarından dolayı 'alternatif' Nobel Ödülü'nü alan Arna, ödülden gelen parayla İsrail işgalinde yaşamları zehir olan çocuklar için bir tiyatro kurar. Oğlu Juliano da tiyatronun yönetmenidir ve provaları kamerasına kaydeder. Tiyatro, Filistinli çocuklar için savaşta bir umut mekânıdır.
FİLİSTİNLİ ŞAİRLER Juliano, yıllar sonra umutları ile tiyatroya yaşatan çocukların izini sürer. Yusuf, 2001'de Hadera'daki intihar saldırısına katılmıştır; Eşref, Cenin'deki savaşta ölmüştür; Alla ise şimdi direnişçi bir grubun lideridir. Arna'nın çocukları tiyatro sahnesinde hayata renk veren birer oyuncuyken, neden ve niçin bir haksız savaşın acımasız 'ölüm neferi' olmayı seçmişlerdir? Arna'nın Çocukları, bir Filistin yapımı belgesel... Simone Bitton, bir Yahudi, ama Arap kimliğini de taşımakta... Kimliğini de simgeleyen 'duvar' ile hem kuşatan hem de kuşatılan iki halkın acılarını kamerasıyla belgeliyor. Duvar, bir İsrail yapımı belgesel. Ümit Kıvanç ve Ümit Şahin, 2003'te davetli olarak İsrail ve Filistin'e giden Türk Tabipler Birliği heyetindeki üç hekimin gezi notları ile kontrol noktaları, yasak bölgeler vs. arasında paramparça olmuş yerleşim yerlerinde Filistinlilerin en küçük güvenceden yoksun hayatlarına tanıklık ediyorlar. Hekimlerin İsrail-Filistin Gezi Notları bir Türkiye yapımı belgesel... Sabaha kadar düşündüm, bu belgeselleri İsrail devlet adamları, dünyamıza yön veren politikacılar, savaş üzerine ahkam kesen köşe yazarı gazeteciler, savaş yorumcuları izlemişler midir acaba? Kimi hapiste, kimi sürgünde Filistinli şairleri de düşündüm, ki içlerinde Kudüs'te Knesset meclisinde milletvekilliği yapan Hıristiyan Tevfik El Zeyyat da vardı. "Sussun kalem, bağırsın kurşun!" diyen Fatva Tukan'ı düşündüm. Diyeceğim, siz okurlar, gazetelerde televizyonlarda savaş üzerine ahkam kesenlere pek kulak asmayın, nereden bulursanız bulun A. Kadir, Afşar Timuçin ve Süleyman Şalom'un hazırladığı Filistin Şiiri kitabını okuyun. Sahi, bu kitabı yeniden yayınlayacak bir yayınevi yok mu ülkemizde? İsrail'de yazılan şiir meraka değmez mi? Neden ve niçin birileri çağdaş İsrailli şairlerden bir seçmeyi yayınlamayı akıl etmez? İsrailli askeri lider ve siyaset adamı Moşe Dayan, Fatva Tukan için "Onun şiirleri 10 suikasttan daha yıkıcıdır," demişti. Şiir ve sinema ve genel olarak 'sanat', kurşundan da, bombadan da daha etkin ve etkili bir silah çünkü
GÜNÜMÜZÜN TANIKLARI Söz belgeselden açılmışken, Antartist Yayıncılık tarafından yayınlanan 'Türk Fotoğrafçıları Kütüphanesi' 40 kitaba ulaştı. Türkiyeli fotoğraf sanatçılarının kendi seçkilerinden oluşan kitaplarda 40 fotoğraf ile sanatçıların özgeçmişleri ve sanatları üzerine görüşler yer almakta 'Kütüphane'nin son 10 kitabında yer alan fotoğraf sanatçıları: İlyas Göçmen, İsa Çelik, Adnan Veli Kuvanlık, Ali Boravalı, Cengiz Karlıova, Hüsnü Gürsel, Muzaffer Sütlüoğlu, Sadık Demiröz, Şemsi Güner ve Tülin Altılar. Yalnız fotoğraf sanatı için değil, günümüze tanıklık için.
|