Vatandaş kuyrukta gerek
Vize almak kolay değil. Banka hesapları, tapular, biletler kontrol edilir; gidiş sebebi sorgulanır, kuyrukta beklenir...
Kolay değildir Türk olmak. Olumlu ve olumsuz yönleriyle başlı başına bir ayrıcalıktır. Akrep etmez akrebe Türkün Türk'e ettiğini, ama madem ki Türkiye vatanımızdır, TC vatandaşı olmak kaderimizdir, her şeyine katlanırız. Ama kendi ülkende bir de Türk olmayanlar tarafından cezalandırılmak yok mu, işte o fena koyuyor insana! Önümüzdeki hafta Paris'e gidilecek. İstesen de istemesen de... Çünkü oğullardan biri orada çalışıyor. Paris'e gitmek için vize alınacak. Vize almak için kuyruklara girilecek, tapular, otel rezervasyonları, gidiş-dönüş biletleri, banka hesapları, hani derler ya imanla paranın kimde olduğu bilinmez, nah bilinmez, kaç paralık adam ya da kadın olduğun filan gözler önüne serilecek. Gidiş nedenin söylenecek, yüklü bir para ödenecek ve karşılığında vize ya verilecek ya da verilmeyecek. Çok düşünmüşümdür, bu bilgisayar devrinde, konsolosluklar niye iki tuşa basarak vize isteyenlerin bilgilerini bir hafızaya almaz da, her seferinde insana aynı eziyeti çektirir, aynı belgeleri tekrar tekrar isterler? Her seferinde Türk vatandaşlarını sıfırdan başlatırlar ve yapacakları geziyi burunlarından getirirler. Acaba 'gavur eziyeti' lafının hakkını vermek için mi?
ÜÇ YILLIK VİZE VERİRLER Mİ? Başıma gelene bakın ki, Paris ile bitmiyor benim işim. Dublin'de de bir oğul, bir gelin iki torun; Cenevre'de de bir oğul, bir gelin üç torun var. Yani hayatım vize kuyruklarında geçmekte. Üç yıllık Şengen vizem yeni bitmiş. Almanlar verdiğine göre, belki Fransızlar da lütfeder umuduyla, hazır ettiğim belgelerin yanına bir de nazik mektup ekliyorum, sık sık imza günü, seminer gibi nedenlerle yurtdışına çıkmak zorunda kaldığından, yaşı hayli geçkin bu yazara, sanatsever bir millet olarak, acaba üç yıllık bir vize verirler mi? Çünkü eziyeti bir yana, süresine bakmaksızın, bedeli de 150 YTL, her bir vizenin.
BÜROKRATLAR HEP AYNI "Üç yıllık vermeseler de bir yıllık alırsın," diyor, eş-dost. Vize geliyor. 150 YTL karşılığı üç aylık vize almışım. Vizeyi verdilerse, gideceğin ülkede çalışmayacağına, teröre bulaşmayacağına ve hastalanırsan başlarına kalmayacağına ikna olmuşlar, demektir. Vizeden sorumlu Bay Bernard Dufrene, tüm bunlara ikna olmuş. Peki neden hiç değilse bir yıllık değil de üç aylık vize vermiş? Çünkü üç yıl önce, Fransa'dan vize almış ama Fransa'ya gitmemiş olduğum için CEZA VERMİŞ bana. Şimdi ben, beni cezalandıran Bay Dufrene'ye, Cenevre'de yaşayanların, arabaları ile Fransız hududuna sürekli girip çıktığını, gelinimin alışverişini Fransa tarafında yaptığını, oğlumun en sevdiği lokantaların ve torunumun şan hocasının evinin Fransa tarafında olduğunu, bu nedenlerle ne olur ne olmaz diye Cenevre'ye her gidişimde kullansam da kullanmasam da, yanımda bir Fransız vizesi bulundurduğumu anlatmadım. Biliyorum ki, yanıtı "Bana ne!" olacak! Çünkü bürokratlar her yerde aynıdır.
BEN DE CEZA VERECEĞİM! Şu anda, gönlüm o kadar kırık ki, üç ay sonra Cenevre'deki oğluma giderken, bir 150 YTL daha verip, Fransız vizesi almayacağım, Fransa'ya da gitmeyeceğim, Fransız şarapları içmeyecek, Fransız ürünleri kullanmayacağım. Varsın bu da benim cezam olsun, karınca kararınca diye düşünüyorum. Ama biliyorum ki, papaza kızıp oruç bozmanın zararı sadece bana yazılacak ve bir süre sonra, hırsım geçince, yine elimde gerekli gereksiz dosyalarla vize kuyruğunda olacağım. Çünkü şeytan azapta, TC vatandaşı kuyrukta gerek. Ama şu önümüzdeki hafta var ya, şimdilik güya ömrümün Fransa'daki son haftası. İşte onu Allah'ına yaşayacak, en güzel şarapları içecek, en nefis yemekleri yiyecek, kafelerde keyif çatacak, müzelerin birine girip, ötekinden çıkacağım ve yediğim içtiğim benim olsun, AA kadar olmasa bile, tüm yaptıklarımı dönüşte sizlerle paylaşacağım. Çünkü eylül ayında Paris'e doyum olmaz!
|