|
|
Didişmek kolay bir de ayrılık var...
Nerde trak orada bırak, ilişki yürümezse önündeki maçlara bak. Hem yerlere çoraplarını atıyor, saatlerce televizyon karşısında maç izliyor, dürümleri löp löp yutmaktan kilo da aldı. Söylesene, ilk günlerde kalbini çalmak için türlü hokkabazlıklar yapan, romantik komedi kralı edasıyla dolanan adam nerede kaldı? Patlat bir kavga; mesela 'Ayrılık- The Break-Up' filminde Jennifer Aniston'un yaptığı gibi "Ben senden on iki limon istedim, sen üç tane getirdin" sorunsalı üstüne. Vur yüzüne geçmişi, kus içinde birike birike dağ olmuş konuları. İcabında "Benim sebeplerim seninkini döver" üstü "Ah keşke anacığımı dinleyeydim" tadında cümleler savur. Sonra çıkıversin ağzından "Ayrılalım" lafı. Bravo! Yaptın yapacağını. Sizi bilmem ama geçen gün biz iki kız 'Ayrılık' filmine gittik, fena halde dövündük. Şimdi hikaye aynı, çoğumuzun yaşadığı gibi. Vince Vaughn bir maçta gördüğü Jennifer Aniston'a kur yapar ve ilişki başlar (en güzel zamanlarıııı). Jenerikte, ilişkilerini tarif eden onlarca fotoğraf geçer perdeden. Yılbaşı ağacı altında, evde, kırda, plajda, arkadaşlarla piknikte falan da filan. Yani güzel bir ilişkinin en güzel anları işte.
ÜÇ LİMON HADİSESİ Sonra şimdiki zamana gelinir. Jennifer evde telaş içindedir. Bir yandan yemek hazırlarken, diğer yandan evi toplamaya çalışır. Misafirler gelecektir. Ve kapı açılır aheste aheste Vince girer. Demin dedim ya, kadın on iki limon istemiş o üç tane getirmiştir. Neden? Erkek de ondan! "On iki limonu ne yapacak, üç tane yeter de artar" diye düşünmüş. Kadın limon fırçasından sonra "Hadi evi topla yardım et" der, bu üstündeki leş gibi iş kıyafetleriyle kanepeye kurulup maç izlemeye başlar (tanıdık geldi mi kızlar).
PİŞMANLIK FAYDASIZ Neyse, misafirler gelir, gider ve malum kavga patlar. Ancak bu kez ikisi de evi terk etmeyi reddeder. Buyurun size cehennem günleri. Salon adamın bölgesi olur. Her gece kızı başka bir erkek almaya gelir (hatun nispet yapacak, abiyi çileden çıkartacak ya). Adam poker partileri verir (inadına inadına). Ve sonunda ilişkiyi toparlamak için çok ama çok geçtir. Kız, en sevdikleri grubun konserinde yanındaki boş sandalye ve gözyaşlarıyla kalıverir. Film vizyondan kalktığına göre, esas bizi bizden eden sahne ne peki? Ayrıldıktan bir sene sonra yolda karşılaşmaları tabii. Adam zayıflamış tatlılaşmış (zaten bu adamlar bizimleyken homini gırtlak, ayrılınca filinta kesilirler), kadın güzelleşmiş. Yüzlerinde hafif burukluk, ayaküstü konuşur ayrı yönlere giderler. Pişmanlık kaç yazar, geçmiş olsun yani. Filmden sonra yanımdaki beş yıllık sevgilisinden altı ay önce ayrılmış arkadaşım "Bu filmi altı ay önce izleseydim çok farklı davranırdım" dedi "Neden? Altı üstü bir film işte" buyurdum. "Yok" dedi "Bu filmi izleseydim ilişkim için sonuna kadar elimden geleni yapardım, çekip gitmeyi, didişmeyi marifet sanmazdım."
|