| |
|
|
Kim koruyor bunları?
Sabah'ın bugünkü manşeti, çok vahim bir tabloyu ortaya çıkarıyor. Bir cemaatin "mafyavari" örgütlendiğini ve "şeriat mahkemesi" ni mafya usulleriyle hayata geçirdiğini öne süren iddianameden söz etmiyorum. Her zaman bazı gruplar çıkıp böyle işler yapabilir. Benim kanımı dondurup dehşete düşüren olay farklı. Ankara'da ortaya çıkarılan bir çete vardı. Sauna Çetesi. Bu çetenin lideri Kasım Zengin, ifadesinde İsmailağa Cemaati'nin kendisini şeriat mahkemesi benzeri bir mahkemede yargılayıp ölüm kararı aldığını belirtiyor. Vahamet de bundan sonra başlıyor. 1-Kasım Zengin'in İsmailağa Cemaati'ni ve liderini suçlayan ifadesi basına hiçbir şekilde yansımadığı halde cemaatin eline geçiyor. Bunun ardından cemaat Kasım Zengin'i ve Zengin'le ilişkilerini sağlayan Muzaffer Ergin'i tehdit etmeye başlıyor. Bu ifade, bu cemaatin eline nasıl ve kim tarafından ulaştırılıyor? 2Kasım Zengin'in ve Muzaffer Ergin'in cemaati ve önderini suçlayan ifadeleri üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na resmen bir yazı yazıyor ve olayın incelenmesini istiyor. Aradan geçen 6 aya yakın süreye rağmen bu konuyla ilgili İstanbul'da en küçük bir işlem yapılmıyor, iddialar incelenmiyor, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir yanıt verilmiyor, bir soruşturma yürütülmüyor. 3- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebine rağmen hakkında en küçük bir inceleme yapılmayan cemaatin bir toplantısında bir cinayet ve bir linç olayı yaşanıyor. Linç olayı örtbas edilmek isteniyor. Linç, polis raporuna intihar olarak aktarılıyor. Ortaya çıkan görüntü, mafyalaştığı iddia edilen cemaatin "birileri" tarafından korunduğu veya "görmezden gelindiği..." Burası Türkiye Cumhuriyeti ise, bunların sorumluları herhalde ortaya çıkar.
|