|
|
Kör itin öldüğü yerdeyiz!
Yazıyoooo, yazıyooo ailenizin çat burda çat kapı arkasında festival yazarı Rock'n Coke 2006'yı yazıyooo... Gençlik kurtlarını dökmüştür, cümlemize geçmiş olsun. Artııı; en kötü günümüz böyle olsun diyorum ve konuya giriyorum. Bu kadar mı tepinilir, bu kadar mı zıp zıp zıplanır, eğlenilir. Abartıyorsam, Nihat Doğan'ın klibinde oynayayım, saçlarımı tel tel yoldurayım ki; bu sene festival süperdi. Övgü dolu girişten sonra sıra ilk günü anlatmaya geldi... Yağmurluklar elimizde, kazaklar belimizde. Sakın biletleri unutmayalım, dımdızlak ortada kalmayalım. Konser arkadaşlarımızla da buluşma noktasını belirledik mi, ilk hedefimiz Hezarfen Havaalanı ileriiii.
AVAL AVAL BAKIYORSUN... Şimdi festivalin yapıldığı Hezarfen'e (Bu arada dört senedir gelmesine rağmen hâlâ Hazerfen diyen arkadaşlara selam) iki türlü gidiş mevcut. Ya; akıllılık edip biletini verecek, Taksim-Kadıköy ve Bakırköy'den kalkan Rock'n Coke otobüsleriyle paşa paşa gideceksin. Yok sapağı kaçırdım, yok park yeri bulamadım derdine girmeyeceksin. Ya da bizim gibi kendi arabana binip, yüreğinde kaybolma endişesiyle gerim gerim gerileceksin. Tabii sözüm yol bilenlerden dışarı. Kaba taslak aldığımız tarif şu; TEM'e girin, Mahmutbey gişelerinden geçip Çatalca yolunu takip edin. Ohh ne güzel bebek işi değil mi? Değil! Mahmutbey gişelerini geçiyorsun tabela göremeyince aval aval bakınıyorsun. Yolda dikilen, duruma hakim bir abiye camı açıp soruyorsun "Abi Hezarfen'e nerden gidicez?" Cevap; "Fatih Üniversitesini takip et..." Edelim!
TABELA YERİNE KORKULUK! Tabela Hezarfen'i düz gösteriyor diye bastık gaza. Git babam git. On dakika gittik festival adına bir şey yok, onu bırakın buralarda hiç bir şey yok. Anneannemin tabiriyle; kör itin öldüğü yerdeyiz yahu! Baktık bir bakkal! Durduk, camı açar açmaz kapıdaki adam gülmeye başladı. Meğer bizden önce yirmi araba falan aynen orada durup, yolu sormuş. Dedi; "Çok geldiniz" dedik; "Ama tabela görmedik!" Haydaa dön geri. Meğer Rock'n Coke'cular tabela yerine, korkuluk misali genç bir çocuğu dikmemişler mi? Adam eliyle işaret ediyor; 'burdan burdan!' Ohhoooo mahalleli en festivalciden festivalci olmuş hani. Allah sizi inandırsın, Coca Cola bayraklarıyla donanmış kavuncu bile gördük. Sanırsınız kesince içinden kola çıkacak. Dürümcüler, manav, bakkal dört bir yanı Coca Cola bayraklarıyla donatmış. Olay yerine yaklaştığımızı yol kenarına park etmiş arabalardan anladık. Bedavacılar otoparka girmiyor elbet. Hezarfen'in karşısına ızgarayı atan köfteekmek, sucuk ekmek satıyor. Ama en komiği 'Erol Kafe'. Baba sadece bir sandalye, o da yamuk ve bir masa atmış ama bez üstüne 'Erol Kafe' yazdırmayı ihmal etmemiş. Oturmuş sigarasını tüttürüyor. Yahu abi, bu ne model kafe?
ATMOSFERİNE KURBAN! Neyse, festival alanına üzerinde A, B ve C yazan üç ayrı giriş kapısı var. Çok şükür telsizli görevliler duruma hakim. Hemen sizi yönlendirip, arabanızı park etmenizi sağlıyorlar ki; bu durum bizim memlekette bir mucize değilse nedir? Gelelim giriş faslına. Çantanızı didik didik arıyorlar valla. Kesici- yanıcı-patlayıcı madde sokmak tabii ki de yasak. Gelin görün ki saçımızı tutturduğumuz çubuk tokalara bile el koydular. Zaten her güvenlik elemanının yanında beş altı tane çanta var. İçlerinde de seyirciden toplanan ıvır zıvırlar. Yemek, bisküvi, sprey deodorant ama en çok alkol! Aranıp tarandıktan ve tokaları bıraktıktan sonra teselli olarak festival kitapçığımızı alıp nihayet Rock'n Coke'a ayak basıyoruz. Ne diyeyim; atmosferine kurban! Yok yok! Cem Bakkal'ından tut, dövmecisine, falcısına, takıcısına, hatta hazır gençleri yakalamışken dadanalım mantığındaki 'Yurtdışı Eğitim' stantlarına bile rastladım. O kadar renkli, o kadar cıvıl cıvıl ki konserleri izlemesen bile dolaşırken zamanın nasıl geçtiğini anlamazsın. Üstelik bu sene yemek-içki kuyruğu da yok! Nasıl olmaz, inanamıyorum hemen yetkili Fırat Kasapoğlu'nu görünce soruyorum. Şimdi festival alanında harcamalar parayla değil, önceden de doldurabildiğin CardRock'-larla yapılıyor. Kasapoğlu, "Bu sene büyük çoğunluk kartlarını önceden doldurduğu için kuyruk olmadı" diyor. İsteyen CardRock'ı festival alanındaki çeşitli yerlerden edinip, doldurabiliyor. Yiyeceklerde de fiyatlar şehirde neyse o! Atmıyorlar festival kazığı. Aklım 19.30'daki Şebnem Ferah konserinde, daha iki saatimiz var. Bakalım sahnede kim var? Amerikalı grup Mercury Rev. Çok sıkı çalıyorlar. Ardından kim çıkacak? Gogol Bordello. Aaa! Bu İzzet Öz değil mi? Meğer sunucu oymuş. Dedim tamamdır. Kambersiz düğün, İzzet Öz'süz organizasyon olmaaazzz! Bu arada festival alanı bayağı dolmaya başladı. Ama ben genç kızları seyretmeye bayılıyorum. Çünkü hepsi kendini ifade etmeye ve farklı olmaya çalışıyor. Kimi gözüne kocaman gözlük takıyor, kimi saçını tupturuncuya boyuyor. Boyunlarına rengarenk çantalar asıp, rengarenk çizmeler, botlar giyiyorlar. Gençlik tepiniyor, müziğe doyuyor. Anlayacağınız Rock'n Coke'un ilk günü böyle son buluyor. Bu yazı da burada bitiyor.
|