Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, hükümetle sürdürdükleri toplu görüşmelerin kamu çalışanları için öngörülen komik zam nedeniyle olumsuz sonuçlandığını belirterek, meydanlara inerek hak mücadelelerini sürdüreceklerini kaydetti.
Akyıldız, "Baş ağrıtacağız demiştik, yapacaklarımızla baş ağrıtacağız" dedi. Akyıldız, yarın Uzlaştırma Kurulu'na müracaat edeceklerini bildirdi. Akyıldız, Kamu-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında toplu görüşmelerin değerlendirmesini yaptı. Toplu görüşmelerin bu yıl beşinci kez yapıldığını hatırlatan Akyıldız, özelleştirme, yerelleştirme ve etkisizleştirme politikaları karşısında memurları adeta var olma savaşı verdiğini kaydetti. Uygulanan çarpık ücret politikalarının memurların yüzde 32'sini açlık sınırı, yüzde 75'ini de yoksulluk sınırının altında maaşa mahkum ettiğini ifade eden Akyıldız, "Ne yazık ki memurlarımız, aldıkları ortalama maaşın yüzde 91'ini sadece gıda ve barınma harcamalarına ayırır olmuşlardır. Geriye kalan 69 YTL ile de bir ay boyunca kendisinin ve ailesinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır" diye konuştu.
Akyıldız,
Türkiye Kamu-Sen'in 5 bin 272 kamu çalışanı arasında yaptığı ankete göre, Türkiye'de memurların yüzde 54'ünün kirada ya da lojmanda yaşadığının, kamu görevlilerinin 20'si 750 YTL'nin altında, yüzde 75'i yoksulluk sınırı olan bin YTL'nin altında ücret aldığının belirlendiğini kaydetti. Akyıldız, "Aylık ortalama kira rakamları TÜİK'in verilerine göre 316 YTL'ye, aylık ortalama gıda harcaması 432 YTL'ye ulaşmışken dört kişilik bir ailenin yalnızca gıda ve kiraya ayırdığı para aylık 748 YTL iken, memurlarının yüzde 20'sinin kira ve gıda harcamaları dışında elinde kalan en fazla 2 YTL, yüzde 75'inin ise 252 YTL ile bir ay boyunca nasıl geçineceğini hesaplayabilir misiniz?" şeklinde konuştu.
Son 4 yılda enflasyonun geçtiğimiz yıllara göre daha düşük seyrettiğini ancak hükümet tarafından yapılan tek taraflı ücret artışlarının düşük enflasyon rakamlarının bile gerisinde kaldığını söyleyen Akyıldız, milli gelirin son 4 yıl içinde 2 kat artarken, memur maaşlarının reel olarak erimeye devam ettiğini ve kamu görevlilerinin alım gücünün bu artış karşısında yüzde 26 değer kaybettiğini bildirdi. 2006 yılı sonu itibarı ile bin 23 YTL olacağını tahmin ettikleri yoksulluk sınırını en düşük dereceli memur ücreti olarak talep ettiklerini hatırlatan Akyıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu rakam kamuda bugüne kadar uygulanan ücret politikalarıyla oluşturulan genel ücret seviyelerine de yakındır. Bir önceki yıl yani 2005 yılında dördüncüsü yapılan toplu pazarlıklarda, hatırlanacağı üzere hükümetin 2006 yılı için öngördüğü yüzde 5 enflasyon hedefi göz önünde tutularak, mali ve sosyal haklarda yüzde 2.5+yüzde 2.5, ek tazminatı olmayan kurumlarda çalışanlara ayrıca 40 YTL+40 YTL denge tazminatı, aile yardımı gösterge rakamının 1250'den 1500'e çıkarılması ve 5 YTL sendikalılık tazminatı olmak üzere, en düşük dereceli memur maaşına yüzde 19.9 ortalama memur maaşına ise yüzde 13 oranında bir artış sağlanmıştı. Bu vesileyle 2005 yılında neyin altına imza attığımızı sayın bakana bir kez daha hatırlatmak isteriz. O dönemde bütün bu artışların genel bütçeye getirdiği yükün 3 milyar 960 milyon YTL olduğu beyan edilmiştir. 4688 sayılı Kanun hükümlerini unutan hükümet, daha sonra bazı çalışanlar için mutabakat dışında inisiyatif kullanmak suretiyle artışlar yaparak, 1 milyar YTL'lik yeni kaynak oluşturmuş ve 2006 yılı için 4 milyar 960 milyon YTL'lik ek personel giderine ulaşılmıştır. 2006 yılı için aile yardımı dahil olmak üzere en düşük memur maaşına 130 YTL'lik bir iyileşme sağlanmıştı. Oysa bu yıl, mali ve sosyal haklarda hükümetin öngördüğü yüzde 2.5+yüzde 2.5 ve denge tazminatına 20 YTL+20 YTL olarak yapılacak artışlar, en düşük dereceli memur maaşına 84 YTL olarak yansımaktadır. 2006 yılından farklı olarak 2007 yılı enflasyon hedefinin uzmanların yaptığı değerlendirmeye göre yüzde 9'un altında olmayacağı düşünüldüğünde, bu teklifin kabul edilmesi mümkün değildir. Söz konusu ödemelerin 2007 bütçesine 11 milyar YTL ek yük getireceği belirtilmiştir. Bunun yanında, Türkiye Kamu-Sen'in taleplerinin bütçeye getirdiği ek yükün ise 15.8 milyar YTL olduğu beyan edilmiştir. Bizler de bu hesaplamanın gerçeği yansıtmadığını, abartıldığını, taleplerimiz karşılamak üzere 8 milyar YTL gibi bir tutarı memurlara ayırmayı kabul ettikleri takdirde, bu kaynağı birlikte dağıtabileceğimizi ve mutabakat sağlanabileceğini belirttik. Ancak ne yazık ki bu talebimiz de kabul görmedi".
Akyıldız, Türkiye'de ne zaman memur maaşları gündeme gelse, birden ülkenin bütün ekonomik ve sosyal sorunlarının hatırlandığını kamu çalışanlarının toplumun değişik kesimleriyle karşı karşıya getirilmek istendiğini savundu. Akyıldız, şunları kaydetti: "Her toplu pazarlık döneminde enflasyon hedeflemesi, ekonomik istikrarın sağlanması, kaynak sıkıntısı gibi gerekçelerle memurlarımıza sınırlı ücret artışı yapılmaktadır. Oysa küresel sermayenin talepleri derhal karşılanmakta, vergi afları, stopajların sıfırlanması, teşvikler, istisnalar ve vergi oranlarının düşürülmesi vasıtasıyla, ülkemizin kaynakları, küresel güçlere yönlendirilmektedir. Bu da yetmezmiş gibi özelleştirmeler yoluyla ülkemiz başka bir yönüyle talan edilmektedir. Bütün bunlar yapılırken kaynak sıkıntısı çekmeyen siyasiler, konu memurlara, emeği ile geçinenlere, üretime doğrudan ve gerçek katkıyı yapanlara geldiğinde bin dereden su getirmekte ve yapılan tüm ekonomik hataların faturasını çalışan kesime ve memurlara kesmektedir. Nitekim, bu toplu pazarlık sürecinde de aynı şeyler yaşanmıen genel ücret seviyeş, memurlara yapılacak maaş artışının, yatırımlardan, çiftçilerden, işçilerden kesilmesi yoluyla mümkün olduğu belirtilmiş, işsizlik sorunu gündeme taşınmıştır. Oysa toplu pazarlık takip çadırımıza gelen ve Türkiye Kamu-Sen'in onurlu mücadelesine destek veren işçi, çiftçi, esnaf, işsiz ve emekli kardeşlerimizin temsilcileri, hükümetin bu kesimleri de ihmal ettiğini beyan etmişlerdir. Bizler köylere su götürmeyin, yol yapmayın, yatırım yapmayın demiyoruz. Gördük ki zaten bunları yapmıyorsunuz. Köylüyü, çiftçiyi, fındık üreticisini sokaklara döktünüz. İşsizi sokaklara döktünüz. Sıra çalışanları sokağa dökmeye geldi. Hak ettiğini, alın terinin karşılığını almak isteyenlere, emekli, dul-yetim edebiyatı yaparak halkı birbirine düşürmeye çalışıyorsunuz. Bunu asla başaramayacaksınız. Çünkü biz hak ettiğimizden, alın terimizden başka bir şey istemedik. İstemeyeceğiz".
Akyıldız, basın toplantısı sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Akyıldız, 26 Ağustos'ta gerçekleştirdikleri miting ile hükümete önemli mesajlar verdiklerini ancak bunun yeterince algılanmadığını ifade ederek, "Alanlar bundan sonra kesinlikle ısınacak. Biz baş ağrıtacağımızı söylemiştik, bunu yapacağız. Yapacağımız şeyler baş ağrıtacak" diye konuştu. Akyıldız, Uzlaştırma Kurulu'na yarın müracaat edeceklerini ifade ederek, önümüzdeki yıl toplu görüşmelerin 15-30 Eylül tarihleri arasında yapılacak olmasının memnuniyet verici olduğunu kaydetti.