Memur zammı popülizm silahı oldu
Memurlar 'Toplu görüşme' yapıyor. İşçiler 'Toplu İş Sözleşmesi' yapmak için masaya oturuyor. Toplu görüşmede 'Grev ve toplu pazarlık' hakkı yok. Toplu İş Sözleşmesi'nde 'Kıran kırana pazarlık' gücü bulunuyor. Bu farklılık, Türkiye'de memur sendikacılığı ile işçi sendikacılığı arasındaki uçurumu her geçen yıl daha da derinleştirdi. İster istemez memur sendikacılığı siyasilerin iki dudağı arasına sıkışıp kaldı. Açıkçası 5 yıl önce çıkan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu sanki yamalı bohça. Kanun AB standartlarına uygun değil. Sonuçta mevzuat ve düzenleme yapma yetkisi Bakanlar Kurulu'nun insafına kalmış bir sendikacılık kime, ne yarar sağlar? Zaten sağlamıyor...
Kaynak açmazı Açıkçası toplu görüşmede memurlar ve siyasetçiler masaya eşit koşullarda oturmuyor. Patron, Bakanlar Kurulu! Tüm ipler elinde. İstediği gibi kart açıyor. Popülizm yapıyor. Tur üzerine tur yaparak görüşmeleri işine geldiği gibi yönlendiriyor. Kamuoyu meşgul ediliyor. Hepimizin kafası karışıyor. Üstüne üstlük hükümet kamu işçisi ile memuru arasında ciddi ayrımcılık yapıyor. Örnek verelim. Kamu işçisine 2007 yılı için "Yüzde 6 zam ve enflasyon farkı" veren bu hükümet, IMF programını unutmuş, kaynak sıkıntısı içine girmemişti. Fakat iş memuruna gelince diretti. "Yüzde 4 zam ve enflasyon farkı" diye tutturdu, "Kaynak yok" diyor. Oysa sendikalar hazırlık yapmış. Hükümete kaynak yaratmak için yol gösteriyor. Maliye Bakanlığı bürokratları "Yüzde 4 tamam. Ama talimat verilirse yüzde 6'da tamam olur" diyebiliyor. Hükümet ise olmaz deyip görüşme ortamını geriyor. Acaba bu samimiyetsizliğin altında nasıl bir hesap yatıyor?
Kadrolaşma alanı Hatırlatalım. AK Parti hükümeti geçen yıl da aynı söylemi kullanmış. Ama daha sonra polis ve imamlara 100 YTL'lik ek zam vermişti. Belli kesimler sevindirilmiş, olmayan kaynak yaratılmıştı! Galiba bu yıl da aynı şey olacak. Her ne kadar kamu, ekonominin en önemli aktörü olma işlevini yitirmiş olsa da politikacı için hâlâ en iyi kadrolaşma alanı. 2000 yılında kamuda 2 milyon 600 bin kişi çalışırken bugün özelleştirmeler nedeniyle kamuda çalışan sayısı 2 milyon 185 bin kişiye inmiş durumda. Kamu çalışanları içinde memur sayı ise 1 milyon 850 bin. Sendikalı olma hakkına sahip memur sayısı 1 milyon 568 bin. Sendikalı memur sayısı 779 bin. Ve Türkiye'de memur açığı var. OECD'nin nüfusa göre en az memur çalıştıran ülkesi Türkiye. Ve Türkiye'de her 30 kişiye bir memur düşüyor. Üstelik küreselleşme gerçeği kamunun yapısını da memur tanımını da değiştiriyor. Türk politikacısı ve vizyonsuz sendikacılar bunları irdelemek yerine 15 gündür memur maaş zam pazarlığını tartışıyor. Bunun tartışılacak yanı mı var? Memur zaten yoksulluk sınırında yaşıyor. El insaf!!!
|