|
|
Kadınsı duygular...
Geçen hafta Ahmet Altan'ın bir yazısından alıntı yapmıştım. Hani erkekler hakkında şöyle diyordu: "Bütün kadınların memelerine açgözlülükle baksalar, bütün kadınların salınan kalçalarından gözlerini ayıramasalar, yeryüzünün bütün kadınlarıyla sevişmek için azgın bir istek duysalar da; derinlerinde bir yerlerde, önündeki küçük avlu akşamüstleri sulanan evlerinde, sevdikleri kadınla bir masa kurup birlikte gülerek yemek yemek, onunla şakalaşmak, güvenle sevmek, her gece aynı kadının bedenini özlemek, her gece aynı kadının kendisini şaşırtmasının tadını çıkartma arzusu yatar."
BİR ADIM ÖTEYE... Bu paragrafın ikinci bölümünü (ev, bahçe, yemek, yatak) yaşlılığın belirtileri olarak görmüştüm. Hıncal Abi (Uluç) ise özetle; "O zaman ben çoktan öldüm, çünkü 17 yaşından beri böyle arzular duyardım" dedi. Şimdi tartışmayı bir adım daha öteye götürmek istiyorum. Yukarıdaki paragrafın ikinci bölümü, sadece yaşlılığı değil, kadınsı arzuları da çağrıştırıyor bana. Yani erkeğe değil de, kadına daha uygun gibime geliyor.
BİR DE ŞÖYLE OKUYUN Bana inanmadınız mı? Gelin, o bölümü bir de şöyle okuyun: "... Derinlerinde bir yerlerde, önündeki küçük avlu akşamüstleri sulanan evlerinde, sevdikleri erkekle bir masa kurup birlikte gülerek yemek yemek, onunla şakalaşmak, güvenle sevmek, her gece aynı erkeğin bedenini özlemek, her gece aynı erkeğin kendisini şaşırtmasının tadını çıkarma arzusu yatar." Nasıl? Gördüğünüz gibi 'kadın' yerine 'erkek' kelimesini koyduğumuzda, o bölüm çok daha gerçekçi, çok daha makul olmadı mı?
|